İnternette, televizyon ve gazetelerde milyonlarca dolara çekilen filmlerin haberlerini görmüşsünüzdür. Amerika kadar olmasa da ülkemizde de milyonlara liraya çekilen filmler mevcut. Eğer düşük bütçeli bir film bile çekiyor olsanız en az bir 500 bin lirayı gözden çıkarmanız gerekiyor.
İnternet ortamında arkadaşlar arasında çekilen kimi amatör filmler de mevcut. Ama bunların kalitesini tartışmak mümkün.
Beykent Üniversitesi Sinema TV yüksek lisans mezunu yönetmen Ahmet Ziya Sekendiz ile daha uygun harcamalarla bir film çekmek mümkün iddiası üzerine konuşmak için buluştuk. Kendisine bakılırsa şu an çekmekte olduğu Şeker Dükkanı adlı film, “Düşük bütçeli bir film ama ucuz bir film değil”
Ahmet Ziya Sekendiz ile bir öğleden sonra bir araya geldik. Açıkçası “yönetmen” deyince nedense zihnimde “herşeyi ben bilirimci” adamlar canlanıyor. Ben de “ukala” bir adamla karşılaşacağımı düşünürken neşeli bir delikanlı ile karşılaştım! Yönetmen tek başına çektiği onlarca kısa film sayesinde kendisini yetiştirmeye çalıştığını ve birçok kısa filmci gibi sinema alanında kurgudan müziğe el atmadığı alan kalmadığını söylüyor. Hayli neşeli geçen röportajımıza buyrun!
Olmayan Ülke (OÜ): Bir röportaj klasiğidir, buyurun kendinizi kısaca tanıtın.
Ahmet Ziya Sekendiz (AZS): İstanbul doğumluyum. Beşiktaş’ta büyüdüm. 13 yaşında babamın iş için gittiği Amerika’dan getirdiği National M7 VHS kamera ile filmler çekerek başladım. Bu arada Beykent Üniversitesi Sinema TV yüksek lisanstan mezun oldum. Onlarca kısa film, belgesel, tanıtım/reklam filmleri derken bu zamana kadar geldik işte.
OÜ: 13 yaşındayken, VHS kamera! Yaşınız baya var anlaşılan!
AZS: Evet az değil (Gülüşmeler)
OÜ: Ben bu bütçe meselesine taktım! 850 tl konusunda ciddi misiniz?
AZS: Evet o kesinlikle şaka değil. Bu film için ayırdığım bütçe 850 TL.
OÜ: Peki neden? Paranız mı yok? (Gülüşmeler)
AZS: Para meselesi değil. Benim bu yola çıkarken bir amacım vardı. Aynı hedefe ulaşmaya inan insanların büyük paralar harcamadan güzel bir film yapabileceklerini herkese göstermek istedim.
OÜ: Bu konuda kötü tecrübeleriniz olmuş gibi.
AZS: Benim tecrüben değil ama bir reklam çekimine şahit olduğum çok değerli bir ağabeyime nasıl üç liralık şeyi beş liraya kiralamaya çalıştıklarına şahit oldum. Dekor olarak kullanılan, portakal kasasından bozma bir taht için istenen binlerce liralar, teknik açıdan çekime uygun olmayan kostümler getirip çekimi adeta sabote etmeler. Neler neler.
OÜ: Filmde kimler var? Ünlüler var mı?
AZS: Aslında var. Mesela hem yakın arkadaşım hem de gazetecilik ile akademisyenliği birleştirmiş başarılı bir insan olan Olca Karasoy bu filmde. Onu gazete ve dergi yazılarından hatırlayacaksınız. Bollywood severlerin yakından tanıdığı Mustafa Kadir Çelik ve Yunus Uyanık da bu filmde yer alıyorlar. Filmde sürpriz birkaç oyuncu da olacak.
[boxleft] Şeker Dükkanı Filmi: Düşük bütçeli ama ucuz olmayan bir film[/boxleft]
OÜ: Filmin konusu nedir?
AZS: Bu bir aşk filmi. Nazlı adında bir Türk kızı ve Raja isimli Hindistanlı bir gencin İstanbul’da geçen neşeli ama bir o kadar da yürek burkan aşk öyküsü. Açıkçası ben yazarken çok duygulandım.
OÜ: Senaryo da size ait yani
AZS: Evet. Aslında film projemizi Bollykhanlar adındaki Hint Filmi Severler Grubu ile birlikte bir grup üyesinin senaryosu üzerine yapacaktık. Ancak senaryoyu okuyunca yapısal yönden bazı şeylerin eksik olduğunu gördüm.
OÜ: Yapısal derken?
AZS: O kadar okul okuduk biraz hava atalım, nedir yani? (Gülüşmeler) Şaka bir yana, her zaman senaryonun bir matematik oyunu olduğunu söylerim. Matematiği çözerseniz, senaryoyu da çözersiniz. Ben de şaka maka onlarca senaryo yazdım. Yani biraz olsun bu işten anlarım. Ancak senarist, üzerinde iki sene çalıştığı senaryosu konusunda hassas çıktı. Ben prensip olarak senariste danışmadan senaryoda değişiklik yapmam. Ama değişiklik yaparsam da ismimi senarist olarak ya da Senaryo geliştirici olarak yazarım. İsim ve bazı düzenlemeler konusunda senaristle anlaşamayınca yollarımızı ayırmanın daha doğru olacağına karar verdim. Oturup Şeker Dükkanını iki haftada yazdım. Aslında iyi de oldu çünkü bu film öncekine göre çok daha duygusal. Bu arada beni kırmayarak filmde yönetmen yardımcısı olarak yer alan akademisyen dostum Semih Göncü ile senaryonun olası problemlerini ele alarak iyileştirdik. Ne de olsa sinema kolektif bir iş ve her ne kadar son söz yönetmen ya da yapımcıda olsa da akıllıca önerilere kulak tıkamamak gerekiyor.
OÜ: Hindistan ve Türkiye sahneleriniz var değil mi?
AZS: Evet. Ben imkan oldukça Hindistan’a giden biriyim. Hindistan benim için ikinci vatan gibi bir yer. İnsanlarını da çok seviyorum. Filmin bazı kısımlarını son seyahatimde çektim. Ama bunlar daha çok stok görüntü gibi. Sokak, hava alanı gibi alanlar. Yani filmde Hindistan diye göreceğiniz yerler genellikle Türkiye.
OÜ: Çekimler nasıl geçiyor?
AZS: Çekimler oldukça yorucu geçiyor. Günde 6-7 saat kadar çalışıyoruz. Sonuç olarak 5-6 dakikalık görüntüler alıyoruz ki bu normal bir sonuç.
OÜ: Daha ne kadarlık çekiminiz kaldı?
AZS: Filmin 40 dakika kadarı bitti. Geriye 40 dakika kadar daha kaldı. Hızlıca onları da tamamlayacağız.
OÜ: Gelelim en merak ettiğim konuya. Filmde şarkı ve danslar da varmış diye duydum?
AZS: Doğru duymuşsunuz (gülüşmeler) Filmde üç şarkı ve dans sahnesi var. Şarkılardan biri tamamlandı. Diğer ikisinin bestesi ve düzenlemesi ile uğraşıyorum.
OÜ: Müzikler de size mi ait?
AZS: Evet. Aslında uzun zamandır hobi olarak müzikle ilgileniyorum. Madem bir Bollywood filmi yapacağız neden şarkı ve dans olamasın dedik. Filmde klip halinde üç şarkı yer alacak. Bunlardan biri danslı. Dans koreografisini de Mustafa Kadir Çelik ile birlikte yapıyoruz.
OÜ: Film sinemalarda gösterime girecek mi?AZS: Evet. Bağımsız bir yapım olduğu için bağımsız sinemalarda gösterime girecek. Bu konuda duyuruları da Şeker Dükkanı adlı Facebook sayfamızdan yapacağız.
OÜ: Röportaj için teşekkür ediyoruz.
AZS: Ben teşekkür ederim
Yönetmen Ahmet Ziya Sekendiz ile Osho Meditasyon Merkezini de ziyaret ettik. Hint felsefesi ile ilgili konuştuklarımızı başka bir yazıya saklıyoruz.