Galaksinin Koruyucuları 2, Marvel Comics’in süper kahramanı Ekibi Galaksinin Koruyucularının ikinici filmi. Marvel Studios tarafından yapılan ve Walt Disney Studios’un dağıttığı yapım Marvel Cinematic Universe’deki on beşinci filmdir. James Gunn tarafından yazılan ve yönetilen filmde, Chris Pratt, Zoe Saldana, Dave Bautista, Vin Diesel, Bradley Cooper, Michael Rooker, Karen Gillan, Pom Klementieff, Elizabeth Debicki, Chris Sullivan, Sean Gunn ve Sylvester Stallone’un bir araya geldiği yıldız bir kadro yer alıyor. Galaksinin Koruyucuları 2, 10 Nisan 2017’de ilk olarak Tokyo’da gösterime girdi ve 5 Mayıs 2017’de Amerika Birleşik Devletleri’nde 3D ve IMAX 3D olarak gösterime girdi. Ve şimdiden yönetmen Galaksinin Koruyucuları 3 için planlamalara başladı.
Egemen ırkın lideri Ayesha, Galaksinin koruyucularını, pilleri çalmaya teşebbüs ederken yakalanan Gamora’nın kızgın kız kardeşi Nebula’yı teslim etme karşılığında değerli pilleri boyutlar arası bir canavardan korumakla görevlendirilir. Canavarı yenen Koruyucular, Nebula’yı da alarak gezegenden ayrılırken Roket kendisi için bir miktar pil çalar. Egemen ırk bunun farkına vardıklarında Koruyucuların gemisine filolar ile saldırır. Ancak gemiler gizemli bir araç tarafından yok edilir. Koruyucular yakındaki bir gezegene sert bir iniş yaparlar ve gemileri büyük hasar alır. Bu arada gemileri yok eden kişini kendisini gösterir. Adı Ego’dur ve Quill’in babasıdır! Quill’in babası Ego, Quill’i Gamora ve Drax’ı evi olan gezegene davet ederken, Rocket ve Groot gemiyi onarmak ve Nebula’ya göz kulak olmak için geride kalırlar. Bu arada Ayesha, Çocuk kaçakçılığında büyük payı olan Ravenger topluluğundan sürgüne gönderilen Yondu Udonta ve ekibini Koruyucuları ele geçirmek için tutar. Ekip Rocket’ı yakalar, ancak Yondu Quill’i geri almak istemeyince teğmen Taserface, Nebula’nın yardımıyla bir isyan çıkarır. Roket ve Yondu tutsak olurlar. Groot, Kraglin ile birlikte Rocket ve Yondu’yu kurtarır ve kaçarlarken gemiyi ve mürettebatını imha ederler.
Ego, tanrı benzeri Gökselerden biri olduğunu ve üzerinde durdukları gezegenin kendisi olduğunu, insan formunu ise sonradan geliştirdiğini anlatır. Evreni gezmek ve diğer türlerle etkileşim kurmak için her ırktan kadınla cinsel birliktelik yaşamıştır. Dünyaya gittiğinde Quill’in annesi Meredith’e aşık olmuş ve onunla birlikte olduktan sonra uzayın derinliklerine geri dönmüştür. Meredith’in ölümünden sonra Ego, Yondu’ya genç Quill’i kendisine getirmesini ister ancak Yondu Ego hakkında büyük gerçeği öğrenir ve çocuğu teslim etmez. Nihayet kavuşan baba oğlun kısa da olsa mutlu günleri başlar. Ego, Quill’e gezegendeki Göksel gücü manipüle etmeyi öğretir.
Nebula, Ego’nun gezegenine varır ve Gamora’yı öldürmeye çalışır; ancak iskelet kalıntılarıyla dolu mağaraları keşfettiklerinde başarısız olur ve kardeşler istemsizce olsa ittifak kurmak zorunda kalır. Ego, binlerce dünyayı dolaştırırken binlerce yere fidan diktiğini, ancak kendisini yeni uzantılar haline getirebileceğini, fakat tek başına gücünün yetmediğini ve ikinci bir Göksel güç gerektiğini anlatır. Bu amaçla, sayısız kadını hamile bırakmış ve çocukları toplamak için Yondu’yu kiralamıştır. Lakin hiç bir çocuğu Göksel güçlere erişememiş, bu yüzden Ego onları öldürmüştür ta ki Quill’i bulana kadar. Ego, her dünyayı tüketmeye başlayan fideleri etkinleştirmek için Quill’i kullanır. Quill, Ego’ya yardım etmek için hipnotize edilir, ancak Ego’nun sonradan Meredith’in ölümüne sebep olduğunu öğrenince ortalık karışacaktır.
Ego’nun yardımcısı Mantis, içinde Drax’a karşı yakınlık hisseder ve onları Ego’ya karşı uyarır. Ego planlarını gerçekleştirecekken ekinbin geri kalanları da gezegene gelirler ve birlikte Ego’yu yok ederler. Fİlmin sonunda 6 post credit sahnesi var. Bu arada Groot’un normal boyutlara dönmeye başladığını ve bildiğiniz ergen gibi davranmaya başladığını da görebiliyoruz! Filmde Quill’in Awesome Mix Vol. 2 adlı karışık kasetini de görüp dinleyebiliyoruz. Yönetmen James Gunn’ın bu yeni seçkiyi oluşturmakta bazı çekinceleri varmış. Çünkü ilk seçkiyi izleyicini çok beğendiğini biliyormuş. Buna rağmen ikinci seçkinin birinciden daha iyi olduğunu söylüyor.
Filmin ön çekimi, 11 Şubat 2016’da Fayette County, Georgia’daki Pinewood Atlanta Stüdyolarında başladı. O sıralar ilk filmin ekibindeki bir çok kişi Doctor Stranger’da çalışmak için anlaştığından ikinci filmde yer alamamışlar.
Filmdeki David Hasselhoff ve Stan Lee cameoları çok ilgi çekici. Stan Lee’yi Watchers ile birlikte görüyoruz.
Film 8K kamera ile çekilen ilk film. Kimi sahneler için de Imax kullanılmış.
İlk filmde izleyicinin düşük beklentisine rağmen şahane bir iş çıkaran yönetmen, bu filmde de Marvel’ın en iyi işlerinden birine imza atıyor.
Filmin müziklerine yukarıda biraz değindim. Uzay çağı ile seksenleri birleştirmek anlaşılan güzel bir fikirmiş. Hele ki Seksenlerin en büyük temsilcilerinden David Hasselhoff’u görmek işin cabası oldu.
Film tam anlamı ile görsel bir şölen sunuyor bize. Şimdiye dek sinemada izlediğimiz, 3D’nin hakkını veren ender filmlerden biri. Bunda kullanılan 8K kameraların da etkisi olabilir. Bu film kesinlikle sinemada izlenmeli! Seri, ilk filme birlikte kendi bağımlılarını oluşturdu. Bunda hiç şüphesiz yönetmen James Gunn’ın payı çok büyük. Belki de o da Marvel Universe’in koruyucusu olabilir!
İlk filmden beklentinin çok düşük olmasının sebebi karakterlerin çok bilinmemesi, insan gibi davraann bir rakunun bulunmasının filme çizgi film gibi bu tür filmlerden beklenmeyecek bir gayri ciddilik vermesi gibi nedenler olabilir. Ekibe bakar mısınız? Tuhaf iri yarı bir adam, bir ağaç, bir rakun, beceriksiz mi becerikli mi belli olmayan eski bir hırsız ve kılıç kullanıp duran yeşil bir kadın!
Ancak ilginçtir ki filmin sevilme nedeni de tam olarak bu. Film, içindeki karakterler ile dalga geçerken aynı zamanda
“biz bir aileyiz” ya da
“- Senin biyolojik baban değilim ama sana ondan daha çok babalık yaptım
– Babaaa ühü ühü”
Tarzında normalde dalga geçebileceğimiz kullanıla kullanıla klişe müzesine kaldırılmaya hak kazanmış kalıpların filmde sırıtmaması insana ilginç geliyor. Filmin bu tarz bir yapım olacağı zaten ilk filmin ilk sahnelerinden anlaşılmıştı. Kasıla kasıla gelen kahraman kendisinin “star lord” olduğunu söyler ama kimse bunu bilmemektedir. Üstelik kahramanımız yenilmez bir Kaptan Amerika da değildir.
Seri, hem “ben senin babanım yavrum” hem “sıcak aile” hem de seksenler müzikleri ile kendi şahsına özgü bir tarz yaratmayı başardı.
Naçizane, Ego’yu çok kolay harcadıklarını söyleyebilirim. Daha neler yapardı Ego! Ama kim bilir belki geri döner.
Genel olarak Marvel’in Deadpool ve Galaksinin Koruyucuları ile yapmaya çalıştığı ve başardığı genel kalıpların dışına çıkma hareketini beğeni ile takip ediyorum. Aslında bu dışarı çıkışın bir de Ant-Man örneği var. Ama nedense o diğerleri kadar popüler olmadı. Eğer izlemediyseniz mutlaka onu da izleyin!