Yüzyılın Hayal Kırıklığı mı? İşte Syberia 3 İncelemesi

Kendisini “gamer” olarak nitelendiren herkesin yeri ayrı olan yapımları vardır. Kimileri için Doom’un ilk oyunudur, kimileri için Outlast mesela. Tabi illa bir tane olmasına gerek yok; ilk oynadığı oyun olur, çok etkileyici senaryosu olan bir oyun olabilir, yeni bir türle tanıştıran bir oyun olabilir vs. vs. Sonuçta vardır herkesin “özel” oyunları.

Syberia denildiğinde ise benim sürekli gözüm maziye gider. Hafızam çok kuvvetli değildir, birçok oyun karakterinin (anime, film de dahil) ismini unuturum. Ancak etkilenmem lazım ki onları hatırlayayım. Syberia dendiği zaman ise hemen aklıma Kate Walker, Oscar ve Hans üçlüsü gelir. Evet, belki olağanüstü yapımlar değildi ilk iki oyun ama özeldiler işte. Gerek hikayesi, gerek geçtiği steampuk tarzı büyülü dünya bambaşkaydı. 2002’de çıkan ilk ve 2004 yılında çıkan devam oyunundan sonra tam beş sene beklemek zorunda kaldım yeni bir Syberia’nın akıbeti için. Nitekim 2009 yılında seriye üçüncü bir oyunun geleceği duyurulduğunda epey bir heyecanlanmıştım. Nasıl olacaktı ki? Kate’in macerası sona ermemiş miydi? Tamamen 3D grafiklerle mi? Nasıl yani? Bu sorular kafamın içinde dönüp dururken yıllar birbiri ardını kovaladı ve ancak 25 Nisan 2017’de Syberia 3’e kavuştuk. Lakin kavuşmasaydık belki de daha hayırlı olurdu…

01

Öncelikle üçüncü oyunun hikayesinden bahsetmek istiyorum. Olaylar ikinci oyunun bıraktığı yerden devam ediyor ki olayları net hatırlayamadığımdan “vikipedi” yapmak zorunda kaldım, Kate Walker küçük bir botta baygın olarak yatmaktadır. İkinci oyunda karşımıza çıkan ve Youkol Halkı adı verilen göçebe topluluk Kate’i fark eder ve derhal yanlarına alırlar. Youkol’lar Kate’i dışarısında kamp kurdukları şehrin hastanesine teslim eder. Gelgelelim, hastane çalışanlarından Olga Efimova adındaki kötü kalpli kadın ve “albay” diye hitap ettiği karanlık sıfatlı bir adam ne Kate’in hastaneden çıkmasını ne de Youkol’ların yolculuğuna devam etmesini istemektedir. Kate bir hastane odasında kendine gelir ve yanında Kurk adında sevimli bir Youkol vardır. Kurk, halkının rehberidir ama ne yazık ki bir bacağını kaybettiği için hastanededir. Halkı da o olmadan yoluna devam edememektedir. Kurk, Steiner adındaki birisinden protez bacak (daha doğrusu robotumsu bir bacak) beklemektedir ama gelen giden bir türlü olmamıştır. Kate tamamen kendisine geldikten sonra önce hastaneden kaçmaya ve hayatını kurtardıkları için Kurk ve halkına yardım etmeye karar verir.

Syberia 3’ü hikaye bakımından eleştirmek istemiyorum. Hikaye kötü mü? Değil ama Syberia adına yaraşır bir senaryo mu tartışılır.İlk iki oyundaki epik yolculuktan sonra ne yalan söyleyeyim beklentilerim çok yüksekti ve bu tarz, üstelik onca yıl aradan sonra Syberia’ya kavuştuktan sonra bu şekilde bir senaryo görünce hevesim birazcık kursağımda kaldı diyebilirim. Oyunun adı The Journey of Youkal’s falan olsa belki başka şeyler yazardım. Oyunun ne türlü hoş bir senaryoya sahip olduğu falan ama sen Syberia’sın! Sen özeldin! Üstelik arkanda Benoit Sokal gibi bir adam var! Dolayısıyla daha fazlasını beklemek benim en büyük hakkım! Sen yıllar boyu bekle ama karşına Syberia adını kullanan vasat bir hikaye çıksın. Tamam, sakinleşiyorum hemen. Demek istediğimi anlamışsınızdır herhalde. İlk iki oyundan sonra çıta bir hayli yükselince ister istemez üçüncü oyun gölgede kalıyor.

02

Ve gelelim lanetler okuyacağımız bölüme… Ağır oldu biraz galiba ama Syberia’ya getirilen “değişiklikler” bilinçli yapılmış olamaz. Kontroller… Berbat! Rezalet! Acınası! Sen bir macera oyunusun ve oyunun başında bana gamepad kullanımı şiddetle tavsiye edilir diyorsun. Senin tıkla ve ilerle olman lazımdı arkadaş… Neyse, taktım bende gamepad’imi, bir nebze oynanması kolaylaştı. Bu seferde işin içine berbat kamera açıları girdi. Kamera birden bir değişiyor ve düzüm ters oluyor, Kate de dönerek geldiği istikamete gitmeye başlıyor derken yeniden kamera değişiyor. Anlayacağınız çile! Neden? Hangi akla hizmet bu yola başvurulmuş anlamış değilim. Daha oyunun başında bir soğuma geliyor ki anlatamam. Yani adı Syberia olmasa oynamamın mümkünatı yoktu. O derece kesin konuşuyorum.

Bir diğer evlere şenlik tarafı da grafiksel ve teknik kısmı… Dokunduğumda süzülerek ekrandan çıkan karakterler mi dersiniz, bankta oturması gereken ama poposu hava teyze mi ararsınız, yükleme ekranında donma mı, ne ararsanız var. Unity motoru kullanılarak geliştirilen ve tamamen 3D olan grafikler Syberia’ya hiç yakışmamış. Nerede o eski 2D elle çizilmiş arka planlar… Yüz animasyonları ve gölgelendirmelere lafım yok fakat gerisi çok soğuk, özensiz, sanki aceleye getirilmiş gibi. Kate ile kocaman boş arazilerde yürüyor, o Syberia’nın samimi atmosferini hissedemiyorsunuz. Zaten kontroller de felaket, oynarken resmen acı çekiyorsunuz. Diyaloglarda bile gariplikler söz konusu. Cümleler birçok yerde yarım bitiyor ve karakterin ağzından çıkan ile yazan farklı olabiliyor.

03

Müzikler… Neyse ki onlar büyüsünü kaybetmemiş. Müzikler hala muhteşem ve daha giriş ekranında çalmaya başlayan parça ile havaya giriyorsunuz ki oyuna başlayana kadar. Bulmacalar için de kötü bir söz söyleyemem. Anahtar bulma ve puzzlelardan oluşan bulmacalarla uğraşmak açıkçası eğlenceli. Seçeceğiniz “voyage” ve “adventure” zorluk seviyelerine göre oyun size ipucu da veriyor. Bu seviyeleri dilediğiniz zaman ayarlardan değiştirebiliyorsunuz.

Belki de fazla geldim Syberia 3’ün üstüne. Fakat dediğim gibi bu oyundan bir şeyler beklemek benim gibi tüm Syberia hayranlarının hakkı. Ha, güzel anlar yaşamadım mı? Yaşadım, özellikle eski bir yüzü görünce. Lakin ittire kaktıra, kontrollere söve söve hep. 2009 yılından duyurulduktan sonra çıkması sekiz sene sürdü ve oyun sanki aceleye gelmiş gibi. Sanki çok yapımcıların çok kısa bir zamanı varmış da acele acele bu kadar toparlayabilmişler gibi Syberia 3. Zaten çıkışının ertesi yayınlanan kocaman patch’leden anlamıştım bir şeylerin ters gittiğini. Kontroller yüzünden Kate Walker mesela! Tek tesellim şimdilik Syberia 4’ün çıkabileceği ihtimali. Evet, dördüncü oyunun gelme ihtimali yüksek çünkü detay vermek istemiyorum ama oyunun sonu o şekilde bitiyor. Dilerim ki en azından kontrollere bir çeki düzen gelir teknik olarak yapım toparlanır. Syberia’yı bir daha bu şekilde görmek istemiyorum. Seriyi komple öldürün gitsin daha iyi. Yüzyılın hayal kırıklığı yakıştırması abartı olabilir. Sonuçta oyun dünyası neler gördü neler. Fakat ne yazık ki Syberia 3 “benim” için çok büyük bir hayal kırıklığı olmuş durumda.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir