Rüya Makineniz Olsaydı Ne Yapardınız? İşte Dream Chamber

Yapımcılığını DarkWave Games’in ve yayıncılığını da Anuman Interactive’e bağlı Microids’in gerçekleştirdiği Dream Chamber, 30’lu yılların Amerika’sında, zengin bir ailenin soyundan gelen ve dedektifliğe yeni başlamış olan Charlie’nin mizahi macerasını ele alıyor.

Dedektifçilik oynamak

Oyunun kahramanı Charlie, aile mirasından dolayı oldukça varlıklı birisidir. Malikânelerden özel kâhyalara kadar her şey emrine amadedir. Lakin hayatında heyecan eksiktir. Bu yüzden Charlie hobi olarak dedektiflikle uğraşmaya başlamıştır ve kendi çapında küçük başarılara da imza atmıştır. Günün birinde davet edildiği ve zengin kesimden birçok kişinin katıldığı bir müze açılışına katılmak zorunda kalır. Burada canı sıkılan Charlie gizemli bir kadınla da tanışır ve çok geçmeden müze müdürü müzede hırsızlık olayının meydana geldiğini açıklar. Charlie’nin amcası da emniyette görevlidir ve birkaç detayı oradan öğrenen Charlie, olayla yakından ilgilenir. Derken bir arkadaşı bu vakayı ele almasını ister. Charlie’nin elindeki tek ipucu da yatak odasına bırakılan bir kutudur.

dreamchamber-2013-10-31-13-58-47-21

Dream Chamber her ne kadar yapımcılar tarafından yepyeni bir hikâye olarak lanse edilse de aslında klişe bir senaryoya sahip. Müzede bir soygun ve hırsızların peşine düşen zengin dedektif. Hikayeyi asıl ilgi çekici yapan ise karakterleri ve barındırdığı kara mizah öğeleri. Oyunda öyle iki dakikada bir espriler ve komiklikler yaşanmıyor ama keyifli diyaloglar da yok değil. Özellikle Charlie başarılı bir karakter. Karakterler ise karikatür tarzındaki çizimleri ile hiç de fena durmuyorlar.

İpucu lazımsa gözlerimizi kapatalım

Dream Chamber adı, Charlie’nin fotojenik hafızası ve fotojenik hafızasının meydana getirdiği rüyalardan geliyor. Yani Charlie ile gezdiğiniz bir mekânı uyuduktan sonra rüyanızda yeniden gezerek gözden kaçırdığınız bir şey var mı diye bakınabiliyorsunuz. Ayrıca sadece rüyada, Charlie’nin yatak odasında çıkan gizemli kapı ile Charles’den birkaç ipucu elde edebiliyorsunuz. Charles ise Charlie’nin bilinçaltından başkası değildir. Rüya olayı şık bir ayrıntı olmuş ama öte yandan sürekli ipuçları için rüyaya dalmak bir müddet sonra sıkıcı bir hal almaya başlıyor. Şahsen ben bunun yerine küçük bir hotspot sistemi yeğlerdim.

dreamchamber-2013-10-31-14-00-06-66

Oyunun bir diğer küçük özelliği de sorgulamanın küçük bir savaş oyununa dönüştürülmüş olması. Zaman zaman karşımıza çıkan bu özellik ile kalelere top atarak karşımızdakinden bilgi almaya çalışıyoruz. Örneğin karşınızdaki bir şeyler biliyor ama detay vermek istemiyor. Hemen savaş sistemi devreye giriyor ve bir kale ekrana geliyor. Amacımız da top ateşi yaparak kalenin zayıf kısımlarına saldırmak ve yıkmak. Ne kadar hasar verirseniz de o kadar bilgi elde edebiliyorsunuz. Tabi bu durum karşılıklı. Hasar vermek gibi hasar alma ihtimali de elbette var.

Nereye tıklayacağız?

Dream Chamber’de karşılaştığım en büyük eksiklik tıklanabilecek nesnelerin belirmemesi. Her macera oyununda hotspot olmayabilir, zaten eskiden böyle bir olay da yoktu ama incelenebilecek veya alınabilecek nesnenin üzerine imleci getirdiğimizde herhangi bir ibarenin çıkmamasına anlam verebilmiş değilim. Bunun üstüne nesnelerin mekânların arasında kaybolmasını da eklersek (yani daha parlak veya daha belirgin değiller) tamamen tahmin ve atmasyon tekniğini kullanarak nesne peşine tıklıyoruz. Kimi tıklanılan nesneyi Charlie cebine atarken kimisinde yorumda dahi bulunmuyor. Doğal olarak bu durum oyunun zevkini önemli derecede düşürüyor. Dediğim gibi hotspot sisteminin olmaması anlaşılır ama bu durum çok absürt. Ve inanın, oyunu çok etkiliyor çünkü nesneler kolaylıkla ekranda kaybolabiliyor. Piksel avcılığı yok ama bolca karavana atışlar yaptırıyor bu özelliği yüzünden Dream Chamber.

dreamchamber-2013-10-31-14-09-20-26

Grafikler ve Sesler

Oyunun grafikleri karikatür – çizgi roman tarzında sevimli grafiklere sahip. Mekan tasarımları güzel ve 1930’lu yılların havası hoş yansıtılmış. Hafif eğri büğrü olan karakterler de oyuna renk katmış. Animasyon namına ise pek bir şey yok. Ara videolar slayt şeklinde geçiyor ve karakterlerde herhangi bir mimik beklemeyin. Mimikler konuşma olduğunda ekranın altında belirlenen karikatür kafalarda boy gösteriyor. Bu arada, oyunun envanter sistemi altta değil ekranın tepesinde ve açıkçası altta olsaymış daha iyi olurmuş. Son olarak biraz müziklere değinelim; dönemi yansıtıyorlar ama biraz yavan kalıyorlar. Genelde arkadan ağır bir bas gitar çalıyor ve kimi zaman bayma derecesine bile ulaşabiliyor. Seslendirmeler ise çok daha başarılı. Başta Charlie olmak üzere iyi seslendirmelerde bulunulmuş diyebilirim.

Olacakmış ama tam olmamış

Dream Chamber aslında klişe senaryosuna rağmen içerik olarak merak uyandırıcı ama başta tıklanabilecek nesnelerin gözükmemesi ve “rüya” olayı seviyeyi düşürmüş. Ve sonuç olarak Dream Chamber maalesef istenilen tatmin duygusunu pek veremiyor. Diyaloglar oyunu bir yere kadar götürebiliyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir