2001 yılında Sony, Dark Cloud adında, RPG öğelerinin yanında içinde macera, aksiyon ve hatta simülasyon öğelerinin de bulunduğu bir oyun piyasaya sürmüştü. Oyun her ne kadar şirin ve başarılı bir RPG – Macera yapımı olsa da o zamanlar özellikle piyasaya hakim olan Tekken gibi oyunlarının yanında gölgede kalmıştı. Ama Sony Dark Cloud’tan çabuk vazgeçmedi ve iki sene sonra yenilenmiş ara yüzü ve Amerika’daki adı Dark Chronicle olan Dark Cloud 2’yi piyasaya sürdü. Bayanlar baylar, Palm Brinks’e hoş geldiniz!
Playstation’un Zelda’sı Maximillian
Maximillian; kısa adıyla Max, şirin ve sakin Palm Brinks kasabasında yaşamaktadır. Cedric adında bir tamirci ustasının yanında çalışan Max hayatından mutludur ama annesini de düşünemeden edemez. Babasının dediğine göre annesi bir görev için uzaklara gitmiştir ama bunun dışında Max istese de bir bilgi vermez. Bu arada Max’ın babası oldukça zengindir ve Max ile beraber bir villada yaşamaktadırlar. Palm Brinks için sakin ve sevimli bir kasaba demiştik ama aslında büyük bir gariplikte vardır. Palm Brinks belediye başkanı uyun yıllardır kasabadan çıkışı yasaklamıştır ve bu yüzden kasabanın tek çıkış kapısı ve tren istasyonu kapatılmıştır. Kimse bunun nedenini bilmemektedir ve açıkçası pek üzerinde durulmamaktadır. Günün birinde kasabaya dışarıdan sirk gelince olan biten yavaş yavaş su yüzeyine çıkmaya başlar. Max istemeden belediye başkanı ve sirkin sahibi ile arasında geçen bir konuşmaya tanıklık eder. Konuştuklarına göre Palm Brinks dışında artık bir dünya yoktur ve sirk ekibi gizemli bir madalyonun Palm Brinks’te olduğunu düşündükleri için kasabayı ellememişlerdir. Tesadüf olsa gerek bu aranılan madalyon Max’ın annesi tarafından Max’a verilmiştir. Max bu olanları duyduktan sonra sirk ekibi peşine düşer ve Max’ta dış dünyaya neler olduğunu merak ettiğinden Palm Brinks’ten bir çıkış yolu bulmaya çalışır. Kısa süre sonra gelecekten gelen Monica ile tanışan Max, dünyaya neler olduğunu öğrenir ve dünyayı kurtarmak için Monica, Cedric ve arkadaşları ile beraber gizemli ve büyülü bir maceranın içine girerler.
Geotaşlarını Toplamak ve İcatlar
Dark Chronicle’te oyunun iskelet yapısına fazla dokunulmamış. Tıpkı ilk oyundaki gibi bölüm bölüm ilerliyorsunuz ve bir bölümü bitirmek için canavarların birinden çıkacak olan anahtarı bulmanız lazım. Bölümler bittiğinde de “boss” diye adlandırabileceğimiz canavar ile karşılaşıyorsunuz ve onu da hakladıktan sonra senaryo devam ediyor ve mekânlar değişiyor. İlk oyunu oynayanlar bilir, bölümlerde topladığımız “atlamillia”lar ile yok olmuş kasabaları yeniden kuruyorduk. Oyunun simülasyon tarafını oluşturan bu bölümü oyun ilk başladığında yok zannedebilirsiniz ama ilerleyen kısımlarda tıpkı ilk oyundaki gibi kasaba kurmaya başlıyorsunuz. Üstelik ev kurmak bu sefer öyle basit değil. Öncelikle her bölümde bir tane bulunan geotaşını almak zorundasınız. Artından sıra malzemelere geliyor. Yani taşı aldıktan sonra hemencecik evi yerleştiremiyorsunuz. Eğer bir ev yapmaya yetecek kadar malzemeniz yoksa bulmak için iki seçeneğiniz var. Birincisi para ile satın alarak, ikincisi ise bölümlerde yaratıkları öldürerek veya sandıkları açarak. Malzemeleri topladıktan sonra bina yerleştirme bölümünden yapmanız gerekenlere bakarak şehri yeniden kurmanız lazım. Demek istediğim Dark Chronicle’te isterseniz bir yere yüzlerce ev yapabilirsiniz ama geçmek için belirli koşulları inşa etmeniz lazım. Bunlar misal ilk kasabadaki gibi on ağaç dikme, Gordon’un orada yaşaması veya göl yapmak gibi koşullar. Bunları yaptıktan sonra dilediğiniz gibi kasabanızı süsleyebilirsiniz. Oyundaki bir yenilik ise artık icat yapabiliyorsunuz. Örnek vermek gerekirse; Palm Brinks’te gezerken bir tabela bulduğunuz ve üzerinde “mantar, çeşme ve boru” yazıyor, envanterinizde bulunan karma ile bunların resmini çekerseniz ve birleştirirseniz bir şey icat etmiş olursunuz ve gerekli malzemeleri topladığınızda bunu yaratabilirsiniz. İlk başta icat etmek sıkıcı gelebilir ama işi kavradığınızda oldukça eğlenceli olabiliyor.
Yan Karakterler, Cephaneler
İlk oyunda oynayanlar birden fazla karakterin yönetildiğini bilirler ama ikinci oyunda sadece Max ile Monica’yı kontrol ediyorsunuz. Ama bunlarında ek kontrol seçenekleri var tabi. Mesela Max iken Cedric’in size vermiş olduğu “Ridepod” diye adlandırdığı robotu kullanarak dövüşebilirsiniz. Veya Monica iken belirli bir zaman dilimi içinde çeşitli canavarlara dönüşebilirsiniz. Kısacası bu seferler karakterler az ve öz olmuşlar. Silahlara değinecek olursak; bu sefer karakterlerimiz iki elini de kullanabiliyor. Yani bir elinizde birincil silahınızı tutarken diğer elinizde ikinci silahınızı tutabiliyorsunuz. Max’ın birincil silahını İngiliz anahtarı oluştururken ki bu silah geliştirildiğinde değişiyor, ikincil silahını tabancası oluşturuyor. Monica’nın ise ilk silahı kılıç iken ikinci silahını büyü yapmaya yarayan bilekliği oluşturuyor. Bu silahlarda tıpkı ilk maceradaki gibi fazla kullanırsanız kırılıyor ve zayıflayabiliyor. Bunu önlemek için silah göstergenize oldukça çok dikkat etmeniz lazım. Eğer gösterge düşerse envanterinizde bulunan tamir tozu ile silahlarınızı rahatlıkla onarabilirsiniz.
Grafikler ve Sesler
Dark Chronicle’in grafikleri ilk oyundan çok daha iyiler Bu sefer oyunda animasyon tarzı grafikler tercih edilmiş ve hedef on ikiden vurulmuş. Grafikler oyunun atmosferi ile bir hayli uyumlu, rengarenk ve cıvıl cıvıllar. Neredeyse hiçbir sırıtma veya kötü gözüken bir şey yok diyebilirim. Müziklerde de bu sefer seslendirmeler es geçilmemiş. Bilen bilir, ilk oyunda maalesef seslendirme yoktu. Seslendirmeler oldukça profesyonelce ve iyiler. Ama bazen özellikle düşmanlar çok fazla abartıca konuşabiliyor. Hani çizgi filmlerde kötü karakterler olur ya, “dünyayı ele geçirince şunu yapacağım…” diye garip bir ses tonunda konuşur, aynen öyle bir durum var. Müziklerde ise durum iyi ama bir yere geldiğinizde hep aynı parça çalıyor ve bir süre sonra sıkılabiliyorsunuz. Yani neden Palm Brinks’e gelince veya bir düşmanla karşılaşınca aynı müziği dinlemek zorundayım ki? Özetle teknik olarak Dark Chronicle vasatı fazlasıyla aşmış.
Haydi, Dünyayı Kurtarmaya
Sonuç olarak ortada ilkinden çok daha iyi bir yapım var. Üstelik Dark Chronicle’i zevkle oynamak için ilk oyunu oynamakta gerekmiyor çünkü konu bütünlüğü bakımından arada bir bağ yok. Oyun 2003 yapımı olsa da beklentileri bir hayli fazla karşılıyor ve bu yüzden her PS2 sahibi RPG severin oynamasını tavsiye ederim. Ayrıca remastered olarak PS4 sisteminde de oynayabilirsiniz.