Ötekiler Aslında “Öteki” Olmayabilir: “Sakasama no Patema”

Sakasama no Patema ya da Türkçe adı ile Tepetaklak Patema, Yasuhiro Yoshiura tarafından yazılıp yönetilmiş, Purple Cow Studios Japan tarafından yapılmış 2012 tarihli ve dört bölümden oluşan bir anime. Aynı adlı 2013 yapımı bir de anime filmi var. Anime her ne kadar Bilim kurgu ve fantezi türünde olsa da birçok anime gibi hayata dair pek çok şey söylüyor. Bu incelemeyi film üzerinden yapıyoruz.

Yazıda filmi ister istemez anlatacağım. Bu yüzden eğer animeyi izlemediyseniz önce izlemenizi, yazıyı daha sonra okumanızı öneririm.

Koruyucu giysiler giyerek yer altındaki tünellerde yaşayan insanlarla karşılaşıyoruz. Kendi yeraltı köyünde bir prenses olan Patema, yasak olmasına rağmen sık sık tehlikeli bölge denen yere gitmekte ve yeni şeyler keşfetmeye çalışmaktadır. Patema keşif gezilerinin birinde bir efsane gibi anlatılan “yarasa insan”lardan birini görür. Yarasa İnsanlar, aynı bir yarasa gibi baş aşağı aslı şekilde durabilen kimselerdir.

Köyün büyükleri bir şeyler bilmekte ama bir sır gibi saklamaktadırlar. Bu sırrı anlatmak için Patema’nın büyümesini beklerler.

Yer altında yaşayan Patema bir gün yeryüzüne çıkar. Ancak bir “terslik” vardır. Evet, her şey terstir! Gökyüzü Patema için sonsuz derinlikte bir uçurum gibidir. Gökyüzüne düşmemek için bir yerlere tutunması gerekmektedir. Üstelik yeni tanıştığı bu tuhaf dünyada hiç de dostça karşılanmaz. Dünyanın insanları Patema gibi “tepetaklak” kişileri bir günahkâr olarak görmekte ve yok etmek istemektedirler. En azından dünyanın yöneticileri böyle düşünmektedir. Patema, gökyüzüne düşen insanların soyundan gelmektedir. Gökyüzüne düşenin insanlar ise günahkâr kimselerdir.

Bu dünyada gökyüzüne bakmak yasaktır. Uçmak için balon, uçak gibi bir şeyler üretmek yasaktır. Okulda gökyüzüne düşen insanların günahkârlıkları ve Aiga adını verdikleri bu bölgede yaşayanların ne kadar şanslı oldukları anlatılır. Aiga aslında küçük bir yerdir ve Aiga yakınlarında da aynı Patema’nın yaşadığı yer gibi girilmesi yasak olan bölgeler vardır. Aiga dışında ise hayat yoktur.

Aiga’nın faşist lideri Izamura, sonsuz bir öfke ile tepetaklak insanlardan nefret etmektedir. Bu noktada liderin geçmişte kötü bir tecrübe yaşadığını düşünebiliriz. Ancak böyle bir şey yoktur ve liderin nefreti tamamen fanatikliğinden ileri gelmektedir. Izamura’nın bu durumunu tarih boyunca rastladığımız ırkçıların durumu ile tarif etmek mümkündür.

Faşist Izamura’nın gökyüzüne bakmanın ya da balon gibi basit bir uçan aletle bile yükselmenin önüne geçen yasakçı tutumunu anlamlandırmaya çalışan genç Age, bunu aslında Aiga’nın çok küçük bir yer olduğuna ve bunun Aiga halkı tarafından anlaşılmasının istenmediğine bağlar. Ancak bu doğru bir çıkarım değildir.

Şurası bir gerçektir ki tüm yasaklar bir sebebe dayanır. Ancak zamanla sebepler unutulabilir. Meşhur hikâyedir: Askeriye içindeki bir bankın başında her zaman bir nöbetçi bulunurmuş. Ama sebebini kimse bilmezmiş. Yeni gelen komutan sebebini sorduğunda, önceki komutanın da bir öncekinden böyle gördüğünü ve devam ettirdiğini anlatmışlar. Sebep çok sonraları anlaşılmış: Yıllar evvel bank boyanmış ve kimse oturmasın diye başına bir nöbetçi dikilmiştir. Ama emir veren komutan işi ayrıntısı ile anlatmadığı ve boya kuruyunca nöbetçinin görevinin biteceğini bildirmediği için yıllar yılı bank başında nöbet tutulmuştur.

Aiga’da gökyüzüne bakmanın dahi yasak oluşu, yani gökyüzünün bir tabu olması da bilinmeyen bir sebebe dayanmaktadır aslında. Sadece insanlar bu tuhaf yasağı anlamlandıramadıkları için “günahkârların göğe düştüğü” gibi bir hikâye ile bir mana vermeye çalışmışlardır. İnsanların göğe düştükleri doğrudur. Patema da bunun canlı bir örneğidir zaten. Ancak onların günahkâr oldukları kanaati nerden gelmiştir? Eğer onlar günahkâr değilse neden gökyüzüne düşmüşlerdir? Patema ve diğerleri neden tepetaklak durmaktadırlar?

İlahi kuralları konu dışında tutarsak, her yasağın ardında korkulan bir şeyin olduğu açıktır. Bu noktada “günahkârlar gibi olmaktan korkmak” şeklinde tevillere varmak elbette mümkündür ve Aiga din adamlarının bu tarz yorumlar yaptıklarını tahmin etmek de güç değildir. Ancak bir filozofun dediği gibi, eksik bilgi ile doğru sonuçları almak çok zordur.

Her ne kadar Aiga halkı bilmese de aslında yıllar evvel yapılan bilimsel bir deney dünyanın dengesini bozmuş ve yeryüzünün biz çok gölgesinde yerçekimi tersine dönmüştür. Bu yüzden pek çok kimse de gökyüzüne düşmüştür. Yani bu değişimin nedeni ilahi bir müdahale değil, bir deneyin ters gitmesinden ibarettir.

Age ve Patema bir dizi maceradan sonra gökyüzüne doğru yükselmeye başlarlar. Bu noktada karşımızda iki kişi ve sonsuz bir gökyüzü vardır. Bu sahne aslında bir birleri için zıt da olsalar insanların ne kadar da “aynı” olduğunu adeta gözümüze sokmaktadır. Gökyüzüne doğru yükselen ve geri dönmesi mümkün olmayan Patema ile onu bıraktığı anda yere çakılıp ölecek olan Age. İkisi de mutlak bir ölüme doğru gitmektedirler.

Ancak tuhaftır ki bir süre sonra “gökyüzüne” çarparlar! Evet burası gökyüzünün bittiği yerdir! Peki bu nasıl olabilir? Gökyüzü tavanında birçok elektrik aksamın, ışıkların olduğunu görürler. Gece olduğunda gördükleri yıldızlar (aslında Aiga halkının bakmasının yasak olduğu) gökyüzü bu ışıklar ile kaplıdır. Alın size bir bilinmez daha!

Sabah olduğunda Age ve Patema bir fırsatını bularak yeryüzüne dönerler. Faşist lider Patema’nın halkının peşine düşer ve yer altına inerler. Bir dizi mücadele yaşanır. Ancak yer sarsıntıları ardından şok edici bir sürpriz yaşanır: Yer çöker ve Faşist lider ayaklarının altında uzanan gökyüzüne düşer! Patema ve halkı “gerçek” yeryüzüne çıkarlar. Aigalı Age aynı Patema’nın Aiga’da olduğu gibi tepetaklak durmaktadır burada!

Gerçek yeryüzünde eski medeniyetten kalma yıkık dökük binalar gözler önündedir.

İşin aslı şudur: Yapılan deneyin ardından dünyadaki yerçekimi pek çok insan için tersine dönmüştür. Bilim adamları bu insanlar için yer altında sahte bir dünya inşa ederler. Onlara sahte bir gökyüzü oluştururlar. Kendileri de suçluluk içinde yer altına çekilirler. Patema ve halkı bu bilim adamlarının çocuklarıdır. Nitekim bu halkın daha barışçıl oluşu, kimseyi ötekileştirmemeleri filmin yönetmeni ve yazarı olan Yasuhiro Yoshiura’nın din ve bilimi bir ikilem olarak gördüğünü düşünmemize neden olmaktadır. Dini ön planda tutanlar akılcılıktan uzak ve fanatik iken; bilimden gelenler akılcıdır. Elbette “bir insanın çocuğu da kendi gibi olur” düşüncesinin bir yansımasından başka bir şey olmayan bu yaklaşımın kendisin de sorunlu olduğu çok açıktır.

Sakasama no Patema izlediğinizde sizi derin düşünceler içinde bırakabilecek bir yapım. İzlenmesi ve üzerine konuşulması gereken animeler listesine eklemekte fayda var.

*Bu yazı Japon Sineması E-dergisinin 14.sayısında yayınlanmıştır. Dergiyi okumak için tıklayınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir