Alman yapımcı King Art Games, The Book of Unwritten Tales adındaki başarılı macera oyunları ile tüm dikkatleri üzerlerine çekmeyi başarmışlardı. Yaklaşık iki senelik bir aradan sonra “prequel” tarzında, yani oyunun öncesinde olanları konu alan The Critter Chronicles adındaki oyunlarını piyasaya sürüldü. The Book of Unwritten Tales’den tanıdığımız sevimli Critter (oyundaki pembe varlık/mahlûk) başrolde ve Nate ile ilk tanışmalarını konu alıyor.
Fantastik Dünya ile Yeniden
Doğru, Unwritten Tales’in fantastik dünyasında yeniden bulunuyoruz ama açıkçası bu sefer öyle birbirinden değişik, büyülü ve ilginç mekânlar maalesef yok. Nate’in uçan gemisinde başladığımız oyun genellikle kuzey kutbunu andıran bir mekânda geçiyor ve buzdan daha fazlasını pek göremiyoruz. Oyuna ilk girdiğinizde aynı açılışı gördüğünüzde ve eğer ilk oyunu benim kadar çok beğendiyseniz içiniz kıpır kıpır olabilir ama baştan söylemekte fayda var, fazla ümitlenmeyin. Konu olarak ise giriş paragrafında dediğim gibi Nate ve tüylü dostu Critter’in nasıl “kanka” olduğu konu alınıyor. Tabi ortada bir de sınırsız güç veren bir enerji kaynağı ve o enerji kaynağını ele geçirmek isteyen sevimsiz tipler de vardır. Doğal olarak olayları rayına oturtmak Nate ve Critter’e düşer.
İster Kolay, İster Zor
Kontroller bakımından Critter Chronicles ile Unwritten Tales arasında pek bir fark yok. Üçüncü şahıs bakı açısından fare ile oynanan oyunda kimi zaman Critter’i kimi zamansa Nate’i kontrol ediyoruz. Boşluk tuşuna bastığınızda da hotspot sistemi aktif oluyor. Ayrıca oyuna girmeden evvel zorluk seviyesini de (kolay veya zor) seçmekte özgürsünüz. Aralarındaki fark elbette bulmacalarda. Zor seviyede daha az ipucu ve daha uzun bulmacalar ile eşya toplama varken kolayda ise daha basitler. Lakin kolayda oynamayı seçerseniz parkta yürüyüş beklemeyin. Şöyle diyeyim; zor zorluk seviyesi sabırlı, mücadeleyi seven, profesyonel macera oyunu oyuncuları için.
Bulmacalar
Oyundaki bulmacalar daha çok eşya bulup kullanma ve diyalog bulmacaları üzerine kurulu. Elbette arada mini oyunlarda karşımıza çıkmıyor değil. Örneğin bir yerde meyve tabağına bakarak resim yapmaya çalışmamız hoş bir mini oyundu. Üçüncü bölümden sonra ise Nate ve Critter’in ortak işbirliği ön plana çıkıyor ve bulmacaları beraberce çözmeye çalışıyorsunuz. Misal yüksekteki bir nesneyi Nate ile alabiliyorken küçük ve dar bir aralığa da Critter ile giriveriyoruz. Bir önceki paragrafımda bahsettiğim zorluk seviyelerine göre bu bulmacaların uzunluğu seviyeye göre kısalıyor veya uzuyor. Ayrıca kısa olan oyunda bolca bulmaca olduğundan pek fazla boş kalmıyorsunuz. Yani bir bölümde sadece tek bir bulmacanın peşinden değil, birkaç bulmacaya el atarak koşuşturuyorsunuz.
Grafikler ve Sesler
Görsel olarak oyun yine bir önceki yapım gibi harika 2D arka plan grafiklerine sahip ama mekânları ile pek tatmin etmediği için bu nimetlerinden fazla faydalanamıyoruz. Demek istediğim, The Book of Unwritten Tales’de şehirlerden, karanlık şatolardan, elf diyarlarına kadar bin bir çeşit mekâna girip çıkıyorduk. Critter Chronicles’ta ise oyunun yüzde doksanını buzullar oluşturuyor. Yani şöyle bir Critter Chronicles’i aklıma getiriyorum da, aklıma gelen ilk şey buz… Çizimler elbette şahane ama nitekim beyaz ve buz:) Anlatmaya çalıştığım güzel ama yeterli gelmiyor insana. Karakterlerde ise bana mı öyle geldi bilmiyorum ama sanki biraz gerileme var. Hatırladığım kadarı ile The Book of Unwritten Tales’te karakterler daha detaylı ve mimikler bakımından daha zengindi. Critter Chronicles’te az da olsa bir gerileme sezdim.
Müzikler bakımından Critter Chronicles ilk oyunun hakkını fazlası ile veriyor. Yine neşeli, fantastik diyarlara yakışır melodiler oyunda boy gösteriyor. Seslendirmeler ise (Almanca sürümü için bahsediyorum) yine dört dörtlük olmuş. Özellikle Critter’in çıkardığı sevimli sesler ve hareketleri izlemeye değer. Mizah unsuru ise yine almış başını gitmiş. Öyle fazla cıvamadan, tadında tutarak harika espriler serpiştirilmiş oyuna. İnsan her karakter ile her diyalogu hiç sıkılmadan konuşabiliyor. Anlayacağınız yine mizahı sağlam bir yapım var karşımızda.
Ek Paket Tadında
Critter Chronicles, ilk The Book of Unwritten Tales gibi doyurucu bir oyun değil ama hakkını da elinden geldiğince vermeye çalışmış. Mekân olarak yeterli değil ve oyun gereğinden fazla kısa ama barındırdığı mizah unsuru, fena olmayan bulmacaları ile tek başına ele alındığında güzel bir macera oyunu diyebilirim. Lakin dediğim gibi ilk oyunla yan yana koyarsak eğer ek paket tadında kalıyor.