Delaware St. John – The Seacliff Tragedy, Delaware serisinin üçüncü oyunu olarak karşımıza çıkıyor. Hatırlayacağınız üzere ilk iki oyunda Delaware adında ölülerin ruhlarını gören (Melinda Gordon gibi) genç, mütevazı birisini canlandırıyorduk. Her iki oyunda kendi arasında iki bölüme ayrılıyordu ve çeşitli hayalet vakalarını çözüyorduk. İlk iki oyun ve Seacliff Tragedy arasında doğrudan bir senaryo bütünlüğü olmasa da Delaware’nin geleceği hakkında önemli ipuçları içeriyor.
Ghost Whisperer değil Delaware St. John
Delaware’yi ilk iki oyunu oynayanlar az çok tanırlar. Ama tanımayanlar için kısaca özetlemek gerekirse; kendisi bir dedektif ve özel bir yeteneği var. Bu yeteneği sayesinde ölülerin ruhlarını ve yardım yakarışlarını görebiliyor, duyabiliyor. Ayrıca geçmişte yaşanmış olayları (genellikle kötü şeyleri) sanki o da oradaymış gibi zihninde yeniden yaşatabiliyor. En yakın arkadaşları Kelly ve Simon’la kurduğu ekip sayesinde bu gördüklerinin sırrını çözmeye ve ruhlara yardım etmeye çalışıyorlar ki üçüncü oyunda Kelly de oynanabilir bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Seacliff Tragedy’nin konusuna gelirsek isminden de anlaşılacağı üzere Seacliff Eğlence Parkı’nda dört sene önce tam bir trajedi yaşanmış. Deniz kenarına kurulan bu eğlence parkının büyük bir bölümü hiç kimsenin bilmediği ve eğlence parkının altında bulunan mağaralar sebebiyle çökmüştür. Bu kaza sonrası yüzden fazla insan hayatını kaybetmiştir ve eğlence parkına kilit vurulmuştur. Kazadan dört yıl sonra, soğuk ve karlı bir şubat ayında, Delaware uzun süredir doğaüstü bir olay yaşamadığı için yeteneklerim herhalde kayboldu derken zihninde eğlence parkını görür ve yardım yakarışları duyar. Tabi Delaware’de hiç zaman kaybetmeden atlar kamyonetine ve kilit vurulan eğlence parkının yolunu tutar. Eğlence parkına vardığında Delaware’yi ufak bir sürpriz beklemektedir. İlk iki oyunda hep telefonun diğer ucunda olan Kelly kamyonetin arkasına saklanmıştır ve eğlence parkında o da gelmiştir. Delaware bu duruma öncelikle sevinmez ama Kelly’nin ilerleyen bölümlerde katkılarını görünce geldiğine resmen şükreder. Çok geçmeden ikili eğlence parkının gizemli sırrını öğrenirler ve kendilerini pekte hoş olayın ortasında buluverirler.
Özetle Seacliff
Seacliff Tragedy’de tıpkı ilk iki oyun gibi iki bölümden oluşuyor ve ilk bölüm bitmeden ikincisine geçemiyorsunuz. Az önce bahsettiğim senaryo ilginç gözükse de pekte heyecanlı sayılmaz. Oyunun temeli doğru nesneleri bul, doğru yerlerde kullan veya gerekli eşyayı gerekli hayalete ver üzerine kurulmuş. Yani öyle diyalog bulmacaları, heyecan verici şeyler pek yok. Zaten oyun genel anlamda çok basit. Macera oyunlarına çok fazla yabancı değilseniz Seacliff Tragedy’yi de rahatlıkla bitirebilirsiniz. Atmosferden de bahsetmek gerekirse, eğer Delaware’yi korkmak için alıyorsanız büyük bir hata yapmış olursunuz. Belki sekiz yaş civarlarındaki kardeşiniz korkabilir ama sizin korkmanız zor. Oyunda bulunan gölge yaratıklar sizi korkutmaktan ziyade ilk başta şaşırtabilirler. Tehlikeli bile değiller. Üzerlerine ışık tuttuğunuzda ki vaktiniz bol oluyor hemen kayboluyorlar. Ha, diyelim tutamadınız. Merak etmeyin, sadece bayılıyorsunuz. Sonra kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Birde atmosferi biraz hareketlendiren kaçma sahneleri mevcut. İlk iki oyundan hatırlayacağınız “avcı” hayalet eğlence parkında da Delaware’nin peşini bırakmıyor. O da sizi yakalasa bile bir şey olmuyor. Sadece kaçış sahnesinin başından bahsediyorsunuz o kadar. Kısacası Seacliff Tragedy’de gerilecek bir olay maalesef yok.
Grafikler, Sesler ve Diyaloglar
Seacliff Tragedy çıkmadan önce yapımcı firma oyunun üçüncü şahıs bakış açısından oynanacağını duyurmuştu ve hatta birkaç ekran görüntüsü bile yayımlamıştı. Yani Delaware’yi tepeden görüyorduk. Ama yapımcı üçüncü şahısta zorlanınca tekrar eski sisteme, yani birinci şahsa geçtiğini açıkladı ve hepimizin kafasını karıştırdı. Ama artık eminiz, oyun birinci şahıs bakış açısından oynanıyor ve olayları Delaware’nin gözünden görüyoruz. İmlecimiz yeşil renkte ve aksiyona göre şekil değiştiriyor. Ayrıca oyuna yabancı iseniz “tutorial”den kontrolleri ve bilinmesi gerekenleri rahatlıkla öğrenebilirsiniz. Ekranın altını envanter barı oluşturuyor. Envanterde ilk iki oyundaki gibi VIC (Voice and Imagery) sistemi bulunuyor. Bu sistem ile ses kaydı yapabiliyor, resim çekebiliyorsunuz. Özetle ara yüz basit. Grafiklerin ise ikinci oyundan pek farkı yok ve eski modalar. Arka planda hiç animasyon yok. Arka planı bırakın oyunda ara video bile bulmak zor. Ara videoların çoğu ara slâyt şeklinde resimlerden oluşuyor ve olan ara videolarda kanaatimce kalitesiz. Belki yedi – sekiz sene önce çok kaliteli olabilirdi, iki – üç sene önce fena sayılmazdı ama diğer oyunlara, diğer macera oyunlarına baktığımızda Seacliff Tragedy gerçekten akranlarından geri kalıyor. Müziklerin ise sanırım bizleri korkutması gerekiyordu ama maalesef vazifelerini göremiyorlar. Demek istediğim kötü değiller ama korkutmuyorlar. Seslendirmeler ise başarılı olmuş. Tek eksileri bazen konuşmalar yazılardan önde gidiyor o kadar. Kısacası teknik olarak Seacliff Tragedy biraz zayıf kalıyor. Çok daha iyi olabilirdi.
Sonuç
Sonuç olarak Delaware St. John 3: The Seacliff Tragedy’de ilk iki oyundan pek farklı değil. Tek yeniliği Kelly’nin de oynanabilir karakter olması o kadar. Açıkçası ben daha iyi bir yapım bekliyordum ama oyunu da fazla kötülemek istemiyorum. Sonuçta ben sıkılmadan oynadım. Teknik olarak fazla bir şey vaat etmese de, ahım şahım bir senaryosu olmasa da yinede oynanabilir bir yapım.