Günümüzde macera oyunları deyince ilk akla gelen yapımcılardan birisi de Almanya kökenli Daedalic Entertainment. The Whispered World, A New Beginning, Deponia gibi birçok başarılı macera oyununun altına imzasına atan yapımcılarla eski ve yeni projeleri hakkında konuştu
-Macera oyunları dünyasının önde gelen yapımcılarından ve aynı zamanda yayıncılarından birisisiniz. Daedalic Entertainment ve çalışanları hakkında kısaca bilgiler verebilir misiniz?
Steffen: Buradaki insanlar bilgisayar oyunlarını çok seviyor ve macera oyunu düşkünüler. Fakat burada oynamakla kalmıyor, yaratıcılıklarını kullanarak kendi oyunlarını da yaratıyorlar. Bu yüzden burada özel bir atmosfer var çünkü herkes elinden geleni yapıyor ve en önemlisi yaptıkları işi büyük bir sevgiyle gerçekleştiriyorlar. Böylece zor zamanların da üstesinden gelmek daha kolay oluyor ki oyun yapımı dünyasında bu oyun başarılı olur mu, beklentileri karşılar mı diye çokça ikilemlerle karşılaşıyorsunuz. Ekibimiz çalışanlarının birçok farklı ülkeden olması dolayısıyla birçok yenilik, kendi ülkelerine has özellikler ve sürprizler sunabiliyorlar. Durum böyle olunca her gün işe gitmek bir başka zevkli oluyor.
-Daedalic Entertainment’in en çok satan oyunu hangisi? Şahsen sizin en beğendiğiniz oyun hangisidir?
Tom: Dünya genelinde baktığımızda en çok bilinen ve aynı zamanda en çok satan oyunumuz Deponia. Evimizde, Almanya’da ise Edna&Harvey serisi de Deponia kadar güçlü bir yere sahip.
-Kickstarter kampanyasına katılmayan nadir yapımcılardan birisisiniz. Sormamızda bir sakınca yoksa finansal durumlar nasıl? Satışlar istekleriniz doğrultusunda mı?
Carsten: Bizler uluslar arası marketlerde isteğimiz doğrultusunda büyümeyi başarıyoruz. Deponia serimiz ile de oyunlarımızın potansiyelini göstermeyi başarabildik ve son birkaç yılda çok şey öğrendik. Yani durumlar isteğimiz doğrultusunda diyebilirim ve her sene daha iyisini yapabilmek için çok çalışıyoruz.
-Goodbye Deponia, Night of the Rabbit, 1954 Alcatraz, Memoria, gibi çıkmayı bekleyen birbirinden iddialı yapımlarınız var. Böyle yoğun bir çalışma temposu ile nasıl baş ediyorsunuz? Üzerinizde herhangi bir baskı var mı?
Tom: Son 12 – 15 ay boyunca çalışan sayımız Hamburg ofisimizde 100’ün üzerine geçerek önemli ölçüde bir büyüme gerçekleştirdik. Her sene böyle bir hızı koruyabilmek ve aynı öneme sahip 5 – 6 oyun birden piyasaya sürmek zor, kabul ediyorum. Fakat yapımlar ve sayıları büyüdükçe arkasındaki ekip ve yönetim şekli de genişliyor. Zorlu oluyor ama kontrolümüz altında tutmayı da başarıyoruz.
Carsten: Tüm bu yapımlar aşağı yukarı iki senedir yapım aşamasındaydılar.
-Night of the Rabbit hariç diğer çıkacak yapımların çıkış tarihleri net değil. 2013 yılında diğer oyunları da görecek miyiz?
Tom: Bu yıl muhakkak diğer oyunlar da gelecek.
-Night of the Rabbit’i The Whispered World’a benzetebilir miyiz? İçerik olarak onun gibi ciddi ve masalsı mı?
Matt: İki oyunu ilk bakışta birbirlerine benzetmek doğru olur ama The Night of the Rabbit’in kendi özel hikâyesine ve dünyasına sahip olduğunu da unutmamamız gerekir. Bu oyunda büyülü yaratıklar ve konuşan hayvanlar görebileceğimiz için masalsı yanı biraz daha ağır basıyor. Dediğiniz gibi karanlık ve ciddi içeriğe sahip olacak ama Daedalic tarzında. The Whispered World’a hem benziyor hem benzemiyor da denilebilir.
-Blackguards adında sıra tabanlı bir RPG oyunu da var çıkacaklar listenizde. The Dark Eye evreninde nasıl bir yeri olacak? Yani Chains of Satinav ile bir paralellik var mı?
Tilman: Chains of Satinav ile aynı zaman diliminde olacak ama olaylar Aventuria’nın güneyinde gerçekleşecek. Kuzeyde geçen macera oyunu ile küçük detaylar dışında bir bağı olmayacak.
-The Dark Eye: Memoria, Chains of Satinav’ın tam bir devam oyunu mu? Yayınlanan görsellerden gördüğümüz kadarı ile yeni bir ana karakter mi var?
Jonas: Evet, Memoria Chains of Satinav’ın tam bir devam oyunu ve Geron ile Nuri’nin macerasının devamı. Buna karşın ilk oyundan bağımsız olarak da oynayabilmek mümkün. Toparlamak gerekirse, aşağı yukarı üçte ikisi yeni bir hikâye ve üçte biri Chains of Satinav’ın devamı diyebiliriz. Harika olan bir şey ise yeni bayan kahramanımız Sadja. Oyuncu bölümler boyunca Sadja ve Geron ile oynama fırsatı bulacak.
-1954 Alcatraz oyunu mizahi türde mi yoksa ciddi bir atmosfere mi sahip? Ayrıca oyunda alternatif sonlar olacakmış. Bu sonlar birkaç yerde söylenen cevaplara göre mi değişecek yoksa bir RPG oyunundaki gibi izlediğimiz yöne göre mi?
Ari: Diğer Daedalic yapımları ile karşılaştırırsak (Deponia mesela) 1954 Alcatraz’ın daha ciddi bir atmosfere sahip olduğunu söyleyebilirim. Karakterlerimiz mafya ile içli dışlı olmuş, hapisten kaçma ve evlilik meseleleri gibi sorunlarla boğuşuyor ama bazı acayip karakterler sayesinde mizah unsurunu da yok sayamayız. Özellikle “San Francisco Beat Scene”e aşina olanlar birden fazla komik veya saçma olaya tanıklık edebilir ve yapılan hoş göndermeleri fark edebilir. Oyunun sonu ise oyun esnasında yapılan bazı seçimlere göre şekil alacak. Bunlardan bazıları diyaloglarla, yaptığımız araştırmanın derinliğine ve karakterlerle ne derecede samimi olduğumuza göre değişecek.
-Night of the Rabbit’e geri dönecek olursak; Neden isim değişikliğine gidildi? The Whispered World gibi (her şeyin bir çocuğun hafızasında gerçekleşmesi) senaryoda sürprizlerle ve kırılma noktaları ile karşılaşacak mıyız?
Maayan: The Rabbits Apprentice ismini The Night of the Rabbit şeklinde değiştirdik çünkü uluslar arası boyutta daha iyi olduğunu fark ettik.
Matt: The Night of the Rabbit birçok sürprizi de beraberinde getiriyor. Bazıları komik, bazıları ürkütücü, bazıları harikalar. Bu oyunda sorulması gereken sorular “Bu beyaz tavşan da kimin nesi?”, “Jerry oyun boyunca kimin şapkasını takıyor?” ve elbette “Neden Jerry bir sihirbaza dönüştürülüyor?” Ve bu soruların hepsi de cevabını bulacak; zihin uçuklatıcı ve sihirli bir şekilde.
-Jerry ve Rabbit hakkında bize neler söyleyebilirsiniz? Jerry nasıl birisi?
Matt: Jerry aslında benim veya senin 12 yaşındayken ki halin gibi. 12 yaşındaki her çocuğun olduğu gibi bir hayali vardır ama bu hayali gerçekleştirmesi pek mümkün de değildir çünkü sihirbaz olmaz istemektedir. Karşısına insan boyutunda beyaz bir tavşan çıkınca ve ona sihir öğretmesi için uzak bir diyara götürmeyi teklif edince hepimizde olacağı gibi hayrete düşüyor. Jerry bu yolculuğunda macerasının fantastik olabileceği kadar tehlikeli de olabileceğini öğrenecek. Ve Rabbit, Jerry’ye verdiği yemek vaktinde evine döneceksin sözünü tutmadığında Jerry için eve dönmek çok zorlu ve cesaret isteyici olacak.
-Daedalic Entertainment macera oyunlarına genelde 2D muhteşem arka plan grafikleri hakim. İleride tamamen 3D’den oluşan projeler yapmayı düşünüyor musunuz?
Tom: Elbette tamamen 3D projelerimiz de var ve Unity motorunu temel alarak bu yönde yapım aşamasında olan çalışmalarımız da var. Şu an 3D’ye en yakın projemiz 3D karakterleri ve 2D arka planı ile (2.5D de denilebilir) 1954 Alcatraz.
-Sizler diğer yapımcıların hangi macera oyunlarını beğeniyorsunuz? Eskilerden favorileriniz neler?
Matt: Ben en büyük favorim her zaman LucasArts’ın harika oyunu The Curse of Monkey Island olmuştur. Harika grafikleri ve animasyonları ile, müzikleri, sesleri ve seslendirmeleri ile, yaratılan inanılmaz atmosfer ile hala nefesimi kesmeyi başarıyor. Ve hala bazen Plunder Adası’nda veya Blood Adası’nda küçük yürüyüşlere çıkarım:)
-Her sene birçok ödül alıyorsunuz (hak ediyorsunuz da:). Bu sizlerde bir baskı oluşturuyor mu?
Tom: (gülerek) Elbette bir baskı yaşıyoruz, kendi kendimizi strese sokuyoruz;) Her zaman hedefimiz yeni yapımımızın bir öncekinden daha iyi, daha güzel, daha sürükleyici, daha göze çarpan yapmaktır. Ama ödül kazanmak için de katiyen oyun yapmıyoruz. Elimizden geleni yaparak en iyisini oluşturmaya çalışıyoruz ve bunun için bizlere ödül verilmesi harika bir şey. Fakat her şeyden önemlisi oyuncuların bizlere yaptığı pozitif dönüşler. Yapımlarımızın tüm dünyada sevildiğini görmek bizim için en büyük ödül.
-İlk macera oyununuz olan Edna ve Harvey’in bu kadar popüler olacağını tahmin ediyor muydunuz?
Carsten: Hayır! Bu oyunla iyi bir hikâyenin ne kadar önemli olduğunu anlamış olduk. İçine çeken bir senaryo daima oyunları canlı tutan sihirlerden birisidir.
-Goodbye Deponia’da artık Elysium’u görebilecek miyiz?
Tom: Bunu şimdi söyleyemeyiz. Zamanı geldiğinde kendiniz göreceksiniz.
-Rufus diğer yapımların kahramanlarına göre daha öne çıkan bir anti-kahraman. Lakin aynı zamanda da en çok sevilenlerden. Rufus’u farklı kılan nedir? Rufus nasıl geliştirildi? Ve yine Deponia 3’ten harika “huza” şarkıları bekleyelim mi?
Tom: Huzza şarkıları mı? Elbette olacak! Bu şarkılar Deponia için marka değerinde ve Goodbye Deponia’da da bu gelenek devam edecek. Rufus hakkında ise ressamlarımızdan Simone’nin izlenimlerini buradan görebilirsiniz.
-Masalsı senaryolar mı yoksa gerçekçi senaryolar mı yaratmak daha eğlenceli? Hangisi daha zor?
Matt: Bence ikisinin de avantajları var. The Night of the Rabbit ile gerçek bir dünyada başlayarak karakteri fantastik bir dünyaya yolluyoruz. Benim için en ilginç senaryolar gerçeklik ve masal arasında ince bir bağlantı bulunduran senaryolardır. İkisi arasında bir denge yakalamak senaryoyu daha çekici bir hale getirir. Günümüzde de sihirli yaratıklarla karşılaşabilme düşüncesi şahane değil mi? Aynı zamanda korkutucu da.
-Büyük konsollara da merhaba demek üzeresiniz. Beklentileriniz ne şekilde?
Carsten: Yakında konsollara da çıkacak olan üç adet yapımımız var. Beklentilerimiz olumlu ve konsollar için online katalog da getireceğiz.
-Daedalic Entertainment olarak kendilerini macera oyunları dünyasındaki yerini nasıl buluyorlar? Macera oyunları gerektiği ilgiyi görüyorlar mı? Görmüyorsa şayet nasıl yeniden altın çağına dönebilir?
Carsten: Şu anki konumumuzla biz tatmin olmuş durumdayız. Yapımcı ve yayıncı olarak konu tabanlı oyunların öldüğüne asla inanmadık! Almanya’da macera oyunları hala popüler ve bu popülerliği uluslar arası boyuta taşımak gerçek bir mücadele gerektiriyor. GTA topluluğu gibi dünya çapında macera oyunları topluluğu yaratmak istiyoruz. Şu an işler seyrinde gidiyor gözüküyor. Örneğin Facebook topluluğumuza büyük bir gurur duyuyoruz. Daedalic oyunları için gelecekte bir büyük yenilik mobil platformlar için olacak ama MTX sistemi olmadan.
Bizlere vakit ayırdığı için Daedalic Entertainment’a ve altta ismi geçen herkese teşekkür ederiz. (Röportaj 2013 yılında gerçekleştirilmiştir)
Tom Kersten: Uluslararası Satış Menajeri (2011’den beri Daedalic ile ve Deponia tutkunu)
Maayan Weiss: Pazarlama ve ürün sorumlusu
Matt Kempke: The Night of the Rabbit yaratıcısı
Ariadne “Ari” Peinemann: Proje sorumlusu (Alcatraz 1954)
Jonas Hüsges: Proje sorumlusu (Memoria)
Tilman Schanen: Blackguards takımında yazar
Steffen Boos: Önemli işlerle sorumlu:)
Carsten Fichtelmann: CEO& Kurucu