Cold Case Summer, İsveç’li bir çiftin ve arkadaşlarının çıkardığı Carol Reed Mystery serisinin dokuzuncu oyunudur. Carol Reed oyunları senaryo olarak birbirlerinden bağımsızdır ve gerçek resimler kullanılarak oluşturulmuştur.
İsveç’li Nancy Drew
Serinin kahramanı Carol Reed, İngiliz’dir ve İsveç’te tatildedir. Cold Case Summer ise İsveç’teki dokuzuncu dedektiflik macerasıdır. Oyunun konusu gerçek olaylara dayanmaktadır. 28 Şubat 1986’da İsveç Başbakanı Olaf Palme’nin suikast bilgisi verilerek başlıyor. Palme, gece vakti eşi ile birlikte sinemadan çıktıktan sonra (korumasız olarak) arkasından yaklaşan bir şahıs tarafından silah ile vurulmuştur. Hastaneye vardıktan on dakika sonra ise Olaf Palme hayatını kaybetmiştir. Bu trajik olayın üzerine uluslar arası bir soruşturma yapılmış fakat kim, hangi sebeple suikastı gerçekleştirdi asla bulunamamıştır. Vakanın tek zanlısı olarak gösterilen Christer Pettersson yargılanmış fakat delil yetmezliği sonucunda serbest bırakılmıştır. İşin ilginç yanı Petterson 2004 yılında ani bir şekilde ölmüştür. Söylenenlere göre Petterson düşerek kafasını çarpmış ve komaya girmiştir. Daha da ilginci, Petterson ölümünden hemen önce Palme’nin oğlu Marten Palme ile görüşüp cinayetin gerçek faillerini anlatmak istediğini söylemiş fakat görüşme gerçekleşememiştir.
Yukarıda benim biraz genişleterek verdiğim bilgiler verildikten sonra Carol’un yatağında sabah uyanarak oyuna başlıyoruz. Carol tatil yapmanın peşindedir ama kendisini Bay X diye tanıtan birisi kendisiyle irtibata geçer. Bay X, Carol ile tenha bir yerde buluşmak ister. Carol buluşmaya gider ama Bay X kendisine ismini dahi vermediği için onun diyeceklerini dinlemeyi reddeder. Ertesi gün ise Carol, polisin telefonu ile uyanır. Polisin dediğine göre gizemli Bay X hayatını kaybetmiştir ve cep telefonunda aradığı son numara Carol’un numarasıdır. Carol Bay X’in Harri Michelsen olduğunu ve onun Olaf Palme cinayeti ile bir bağının olduğu öğrenir. Carol da bu işin peşine takılmaya karar verir.
Gerçek insanlar, farklı roller
Carol Reed oyunları senaryo olarak pek fazla bir şey vaat etmiyor ve bulmacaları da öyle ahım şahım değil ama bu küçük ve sevimli oyun en çok grafikleri ile ön plana çıkıyor. Giriş paragrafımda bahsettiğim gibi oyunda gerçek görüntüler ve gerçek insanlar kullanılmış. Her Carol Reed macerasında aynı insanlar farklı karakterler olarak karşımıza çıkıyor. Görüntüler slayt şeklinde ilerliyor ve kullanılan resimlerin çözünürlüğü bir hayli yüksek. Tabi bilgisayar ortamında biraz cilalanmışlar ama kullanılan gerçek görüntüler ve insanlar çok hoş duruyor. Özellikle yüksek çözünürlük ve detay seviyesi oyunu kat ve kat daha cazip hale getirmiş. Ayrıca “kare” olan ekranın kenarlarının kıtırlı (hani spiral defterler olur ve kâğıdı yırttığındaki kenarların hali gibi) olması hoş bir ayrıntı. Grafiksel olarak tek eksiklik animasyonların veya videoların olmaması. Oyundaki karakterler onlarla konuştuğumuzda sabit duruyorlar ve yeni sorular sorduğumuzda duruşları değişiyor. Örneğin bir soru sorduğumuzda ciddi duran karakter bir sonraki soru ile yeni resim devreye girerek şaşkın bakmaya başlayabiliyor. Yine de sabit dursalar da insanın karşısında gerçek bir karakterin bulunması gerçekten ilginç:)
Oyundaki müzikler ise fena değil. Arka planda kendi hallerinde çalıyorlar ve bir sıkıntı yarattıklarını görmedim. Seslendirmeler ise biraz amatörce, daha doğrusu amatör ruhlu diyelim. Oyun İsveç’te geçtiği için oyunda oynayan insanlar da İsveçli ama bu küçük ekibin amacı dünyaya açılmak olsa gerek (ki başardıklarını da söyleyebiliriz) İngilizce seslendirme kullanılmış. Yani yabancı dil kullanmışlar ve tonlamada ara ara hatalar yaptıkları göze çarpıyor. Oyunun aktörleri tahminlerime göre cümlelerini ellerindeki notlarından okumuşlar ve doğal olarak yabancı bir dili insanın ana dili gibi telaffuz etmesi çok zor. Bu yüzden seslendirmelerdeki bu durumu eksi olarak görmemek lazım, aksine kendi dillerinden ziyade yabancı dil kullandıkları için takdir etmek gerekir.
Daima ileri
Öncelikle boşluk tuşuna basarak hotspot’un aktif hale geldiğini belirtmek istiyorum çünkü hotspot oyunda hayat kurtarıyor. Oyunda imlecimizi ileri, sağa veya sola getirerek Carol’u o yöne ilerletiyoruz ve görüntü slayt şeklinde değişiyor. Fakat nedendir bilmiyorum ama Carol geri gitmiyor. Yani arkaya doğrudan dönme (ekranın aşağısına tıklayarak) oyuna eklenmemiş ve geri gideceksek önce sağ veya sola döne döne dönmemiz gerekiyor. Ve açıkçası bu durum oynanış esnasında karışıklığa yol açmıyor değil. Hızlı bir şekilde ilerlemek istediğinizde hemen geri dönememek ve misal sağa dönerek dönmek yön duygunuzu kaybetmenize sebep olabiliyor. Ayrıca çok fazla sağ – sola bakma olayı var. Nasıl anlatsam, normal birinci şahıs bakış açısından oynanan bir macera oyununda genelde sadece incelenebilen veya alınabilen bir nesnenin olduğu yere karakter bakar. Ama Cold Case Summer’da durum pek öyle değil. Carol her yöne bakabiliyor ve bu olay da yukarıda bahsettiğim yön duygusunu kaybetme olayına sebep olabiliyor. Yani Carol boş duvara bile bakıyor. Tamam, her yöne bakabildiği için daha fazla resim ve daha fazla detay var ama birçoğu pek bir işe yaramıyor.
Oyunun bulmacaları ise pek de iyi sayılmaz. Öyle kendine has, değişik bulmacalar Cold Case Summer’da yok. Genelde doğru nesneyi doğru yerde kullanarak ilerliyoruz ve birkaç şifre bulmacası dışında (şifreler genelde belgelerde falan yazıyor veya ipucu veriliyor) pek bir şey yok. En kötüsü de pek tat vermiyorlar. Cold Case Summer hem senaryo olarak hem de bulmaca olarak şahsen beni pek tatmin edemedi. Bunun nedenlerinden birisi de etrafı didik didik aramak zorunda olmanız. Gerçek görüntüler kullanıldığı için toplayacağımız nesneler de gerçek nesneler ve resmin içinde kolayca kaybolabiliyorlar. Bu yüzden hotspot oyunda hayat kurtarıyor dedim çünkü ne nerede çok kolay gözden kaçabiliyor.
Kurdum, oynadım, bitirdim
Carol Reed’in dokuzuncu macerası Cold Case Summer benim oynadığım ikinci Carol Reed macerası ve gerçek mekânlar ile gerçek karakterlerle oynamak dışında pek istenileni veremiyor. Senaryo gerçek bir olaya dayansa da ilgi çekici değil ve bulmacalar da kilitli kapıları, şifreli kasaları açmadan öteye gitmiyor. Tüm bunlara rağmen küçük bir ekibin meydana getirdiği bu oyuna saygı duymak gerekir. Ayrıca oyun ortalama bir – bir buçuk saatte bitirilebiliyor, yani bir göz atmak pek bir şey kaybettirmez.