Genç bir Hanım Korsanın Macerası: Captain Morgane and the Golden Turtle

Sunny Blonde ile 2008 yılında tanışmıştık. Saçlarına ve makyajına önem veren sarışınımızın gemi gezisi felaketle sonuçlanıp (çünkü saçları ıslanmıştı) tropikal bir adaya düşüyordu. Akabinde Sunny’nin pek keyif verici sayılmasa da kötü de olmayan macerasına başlıyorduk. 2012 yılında ise yine Wizarbox’un yapımcılığını üstlendiği ve bir devam oyunu sayılmasa da aynı tarz, aynı evrende geçiyor diyebileceğimiz Captain Morgane and the Golden Turtle macera oyunu severlerin beğenisine sunuldu.

 

Ev Hali

Yerler kirlenmiş, vitrin toz içinde, fareler cirit atmakta ve pencerelere de bir el atılması gereklidir. Bu cümleleri yazdığımda aslında yaşadığım ev aklıma gelse de:) Captain Morgane adlı oyunumuz böyle bir kulübede başlıyor. Oyunun alıştırma da diyebileceğimiz ilk dakikalarında henüz küçük olan Morgane ile v işleri yapmamız gerekiyor. Gerçekten toz alıyor ve cam siliyoruz ki ilk izlenim olarak böyle bir yola başvurulması beni biraz şaşırttı. Yani temizlik yapmak için pek oyun oynamam:) Yok bez bulmuş, su bulup yıkamış, etrafı süpürmüş derken oyun bana göre kötü bir başlangıç yapıyor. Neyse ki alıştırma bölümü çok uzun sürmüyor ve ikinci bölüm ile Morgane’nin 17. doğum gününe geçiş yapıyoruz. Morgane’nin babası Castillo, kızına yeni bir kılıç hediye etmiş ve gemisinde yardımcı kaptanlık rütbesi vermiştir. Morgane’nin ilk görevi de gemileri için mürettebat bulmaktır. (Curse of Monkey Island?) Castillo’nun gemisi aynı zamanda Morgane’lerin evi olan Bounty Island’a demir atmıştır ve Morgane mürettebat ararken bir tüccardan “Golden Turtle” efsanesini öğrenir. Doğal olarak Genç Morgane sadece öğrenmekle yetinmeyecek, efsanelerin üzerine gidecektir.

Sunny?

Captain Morgane and the Golden Turtle için So Blonde’nin görsel olarak daha gelişmiş versiyonu diyebiliriz. Bunun dışında aralarında açıkçası pek bir fark yok. Monkey Island benzeri mizahi unsurları ile oyun kendisini sevdiriyor ama senaryo olarak (hele ki öyle bir birinci bölümden sonra) ve bulmacalar bakımından yine So Blonde gibi sallantıda. Mizah unsuru gerçekten güzel. Zaten mizahi unsuru olmasa, yani bu oyun ciddi bir havada geçse büyük ihtimalle sıkılıp bırakırdım. Çünkü senaryo sizi pek fazla bağlamıyor ve Monkey Island’a çok fazla özenti unsuru barındırıyor. Ben zaten Guybrush ile tayfalar toplayıp gizemli efsanelerin peşinden koştum. Morgane ile üstelik zayıf bir senaro ile bunları tekrar etmek olmamış. Dediğim gibi oyunu tek kotaran espriler ve karakterler. Morgane sempatik bir karakter ve kendisini hemen sevdiriyor. Diyaloglar, yapılan espriler ve diğer oyunlara göndermeler oldukça başarılı. Ayrıca bir bölümde karşımıza Sunny’nin çıkması (ki güzel bir espri olmuş) oyuna renk katmış. Morgane ile Sunny’nin diyalogları, Morgane’nin Sunny’ye bir şeyler anlatmaya çalışması ama Sunny’nin konuyu sürekli başka yerlere taşımasını dinlemek eğlenceli.

Bulmacalar

Captain Morgane’nin bulmacaları inişli çıkışlı olarak karşımıza çıkıyor. Öncelikle oyun üçüncü şahıs bakış açısından fare ile oynanıyor ve sol tık ile aksiyonları gerçekleştirirken sağ tık ile envanteri açığa çıkarıyoruz. Bulmacaların kimileri eğlenceliyken çoğu ise mantıksız olduğu için zevksiz. Örneğin daha oyunun başlarında yerde uyuyan bir adamı baston ile dürtüyoruz ama illa baston olarak. Oysa envanterimizde baston tarzı birçok (tahta sopa, levye misal) nesne var ama illa bastonla dürtmemiz lazım. Tamam, dürteriz de oyunda envanterde nesne bolluğu yaşanan birçok an var ve tek tek tüm nesneleri deneyeceksem bir kahvemi tazeleyeyim çünkü işimiz uzun:) Yani mantıklı ilerlemekten ziyade birçok yerde deneme yanılma yöntemine başvurmak zorunda kalıyoruz.

Grafikler ve Sesler

Oyunun en güzel yanı şüphesiz harika 2D grafikleri. Tek kelimeyle muhteşem görünüyorlar ve ada havasını, tropikal atmosferi çok güzel yaşatıyor. Senaryosundaki ve bulmacalardaki olumsuzluklara karşın oyun sizleri bir korsan olduğunuza inandırabiliyor. Özellikle konuşmalarda diyalogların başında çıkan karakter resimleri de çok başarılı olmuş. Karakterlere ve oyuna ayrı güzellikte bir hava katıyor. 3D karakterlerde ise biraz sıkıntı var:) Kötü görünmüyorlar ama özellikle ağız senkronları, yani konuşurken diyalog ile ağzın açılıp kapanması tam bir fiyasko olmuş. Abartılı mimikler de eklenince ortaya komik durumlar çıkmış. Kamera uzaktayken pek belli olmuyor ama yakın çekimde çok dikkat ediyor ve açıkçası bu kadar kötü olmamaları lazımdı.

Müzikler ve seslendirmeleri de 2D arka plan grafikleri kadar başarılı buldum. Yine Monkey Island oyunlarına benzer bir ortam yaratılmaya çalışılmış müziklerle (ve elbette yine bir Monkey Island değil) ama kötü asla değiller. Gerektiğinde eğlenceli, gerektiğinde gerilimli, sizlere Monkey Island’ı anımsatan hoş parçalar. Seslendirmeleri ise gayet yerli yerinde buldum. Başta Morgane olsun gözüme herhangi bir terslik (senkron dışında tabi) çarpmadı.

Sonuç

Captain Morgane and the Golden Turtle, dediğim gibi So Blonde’un görsel olarak daha gelişmiş versiyonu ve ikisi arasında seçim yapmak zorunda kalsam Morgane’i seçerdim çünkü hiç olmazsa Morgane, Sunny gibi uzun uzun yürümüyor ve bulmacalar oyunla alakasız değil. Captain Morgane’i beklentileriniz fazla yüksek olmaz ise belki sevebileceğiniz bir oyun bile olabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir