Star Wars, George Lucas’ın efsanevi başyapıtı. Adına din bile kurulan bir film (Merak edenler Jediizm diye Google’da ufak bir araştırma yapabilir). Felsefesi bol ancak, tarihsel detaylandırması da bir o kadar fazla… Lucas filmin senaryosunu yazarken tarihin ve çeşitli kültürel alanların faydasını görmüş. Daha önce “Sinemada Tarihsellik Olgusu” yazımda bahsettiğim Baudrillad’ın sözünü sizlere hatırlatmakta fayda görüyorum. Baudrillard; ”Tarihin sinema aracılığıyla yeniden şırıngalanmaya çalışılmasının bilinçlenmeyle değil, yitirilen bir gönderenler sistemine duyulan özlemle ilişkisi vardır” 1] Star Wars tam olarak Baudrillard’ın bahsettiği eksene oturmasa da tarihselliği gelecek ile harmanlaması bakımından bir parça da olsa buna dâhil oluyor. Detaylandırmayı parçalara bölerek yapmak en kolay anlaşılanı olacak sanırım.
Askeri Düzen
İlk olarak 1977 yılında çekilen Bölüm IV’de karşımıza çıkan Stormtrooper’lar ile başlayalım zira onlar aklımıza en çok yer edenlerdendir. Stormtrooper’lar tarihsel olarak bize III. Reich askerlerini hatırlatıyor. Onlar kadar disiplinli ve sadık asker görüntüsü çiziyor bize. Özellikle kıyafetlerinin tek tip olması Faşist düzenin bir temsili olarak göze çarpmaktadır. Aslında düzen sadece bununla da sınırlı değildir daha ötesi de mevcuttur. Nedir ötesi? Klon askerler… Klon savaşlarında Galaktik Cumhuriyet adına savaşan ancak daha sonra kurulacak olan Galaktik İmparatorluğun askerleri olan Klon Askerler sadece kıyafet olarak değil düşünce ve kimlik bakımından da birbirlerinin aynısıdır. Zaten adından da anlaşılacağı gibi klonlanarak oluşturulan bir ordudur. Klon ordusunun her bir üyesi aynı emir altında birleşebilir; “Emir 66” (Merak edenler için; http://tr.wikipedia.org/wiki/Emir_66). Emir 66 olayının tarihsel karşılaştırılmasını Alman Ordusunun Hitler’e bağlılık yemini etmesini gösterebiliriz.
Jedi düzeni ise askerlerden daha farklı bir konuma oturuyor. Lucas filmin bu kısmını tasarlarken Japon ve Budizm kültürlerinden yararlandığı açık bir şekilde görülüyor. Jedi’lar eğitim kısmında Budizm felsefesine yakınlıkları görülüyor. Özellikle ahlaki eğitim, nefisle mücadele, meditasyon aşamalarında bir Jedi’ın nasıl davranması gerektiği gösteriliyor. Örnek vermek gerekirse Jedi’lar adına “Güç” dedikleri telepati ve telekinezi yöntemlerini kullanmak için meditasyon yolu ile yıllarca süren bir eğitim sürecinden geçmektedirler. Yine başka bir örnekte ise filmde geçen ve 900 yıldır Jedi’ları eğiten Usta Yoda’nın şu sözleri ahlaki eğitime örnektir; “Korku karanlık tarafın yolu… Korku öfke olur, öfke de nefret. Nefret acıyı getirir.” Jedi düzenin etkilendiği bir başka kültür ve tarihsel öğe ise Japon kültürüdür. Özellikle kılıç kullanılma tarzı samuray kültürünün bir esintisidir. Her ne kadar kılıç tasviri aynı olmasa da kullanışlığı açısından aynıdır. Japon kılıcı ile Jedi’ların kullandıkları ışın kılıçları çok keskindir. Dövüş ve kılıç kullanma sanatları hemen hemen aynıdır. Ayrıca jedi karakterlerinin isimlerine de bu kültürün yansıdığını görebiliyoruz (Obi-wan Kenobi, Yoda vb.).
Jedi’ların kullandığı bir unvan olan “Şövalye” ünvanı da bize Orta Çağ Avrupa’sında kullanılan ünvanın çağrışımını yapıyor. Burada tek fark bu ünvanı bir Kraldan ya da Kraliçeden değil Jedi Konseyinden alıyorlar. Konsey, bir Jedi’ı Şövalye yapmak isterse ilk önce sınava tabi tutuyor daha sonra ise oy birliği ile karar alıyorlar.
Yönetim Şekli
Yönetim şekli olarak, daha sonra çekilen Bölümler I-II-III’de Galaktik İmparatorluktan öncesini yani Galaktik Cumhuriyeti görüyoruz. Burada var olan Senato filmi izlerken Roma Senatosunu anımsatıyor. Roma Senatosunda seçilen Konsüller gibi burada da kendi sistemlerini temsil eden Senatörler mevcut ve halkları adına karar alabiliyorlar. Konsüller gibi belli süreleri var ve bu süre sonunda sıradan vatandaş olabiliyorlar.
Ancak, Galaktik İmparatorluğa geldiğimizde ise Senato’nun yok edildiğini, bunun yerine Aynı III. Reich’ta olduğu gibi tek bir kişinin sözünün geçtiği bir yönetim şeklini görüyoruz. Cumhuriyet düzenini yıkan ise Başkan Palpatine’dir. Palpatine karakteri burada Hitler’in yansıması gibidir. İkisi de devletin geleceği adına köklü kararlar alıyorlar. Hitler, meclisi kapatmak için türlü oyunlar oynamıştır, bunun için Reichstag yangını komplosunu bile düzenlemiştir. Reichstag yangınını çıkarttığını iddia ettiği komünist gencini idam etmiş, komünist partisini kapatmıştır. Yangından sonra da meclis bir daha toplanamadı ve bütün yetkiler Hitler’e geçti (Merak edenler için; http://tr.wikipedia.org/wiki/Reichstag_Yangını). Filmde ise bunu Palpatine ile Mace Windu arasında geçen mücadelede kaybeden taraf olan Windu, Palpatine’e fiziksel zarar verebilmişti. Ertesi gün tüm yetkileri elinde toplamak için senatoda oylamaya gitti. Bütün sistemlerden gelen destekle tüm yetkiler Palpatine’de toplanmıştı. Palpatine’de ilerleyen günlerde Cumhuriyeti feshedip yerine İmparatorluk kurdu.
Bir başka tarihsellik ilişkisi ise yine III. Reich’ta gördüğümüz askerlerin yönetimdeki etkinliği. Askerler aynı şekilde ve mantıkta hareket ederek faşizmin örneğini sergiliyorlar. Aynı tek tipçilik buraya da sinmiş, o insanları da esir almıştır. Sivil bir yönetimden söz etmek imkânsızdır.
Star Wars her ne kadar bize geleceğin hayalini gösterse de geçmişten de bir o kadar beslenen geçmişin karanlık veya aydınlık sistemlerine bir o kadar eğilen bir film olarak karşımıza çıkıyor. Roma Cumhuriyetinden III. Reich’a kadar.