En son 1994 yılında bırakmıştık Alone In The Dark serisini. Tam yedi yıl sonra , yani 2001 yılında seri büyük bir heyecanla geri döndü ve sevenlerine yeni grafik motoru , ürkütücü atmosferi ile merhaba dedi.

Yeni Bir Kâbusa Hazır Olun

Seriye hâkim olanlar Edward Carnby adını muhakkak tanırlar. Kendileri serinin başkahramanı oluyor ve dördüncü oyunda da karizmatik bir şekilde karşımıza çıkıyor. Oyunun konusu kısaca şöyle; Carnby’nin yakın arkadaşı olan Charles Fiske , “Shadow Island” adlı bir adada ölü olarak bulunur. Carnby’de arkadaşının başına neler geldiğini öğrenmek için adaya gitmek üzere yola koyulur. Serinin hayranları oyunda ikinci bir kahramanın olduğunu da bilirler. Dördüncü oyunda da Aline Cedrac adlı bir bayan karakter bulunuyor. Kendisi adada bulunan gizemli yazıtları çözmesi için görevlendirilmiştir. Edward ile Aline’nin yolları uçakta kesişir ve ikisi beraber Shadow Island’a doğru uçarlar. Fakat uçak “garip” bir saldırıya uğrar ve ikili paraşütlerine sarılarak uçaktan atlar. Edward ormana inerken, Aline dev bir malikanenin çatısına konar. Oyun ilerledikçe ikili anlar ki adada insan dışında da canlılar bulunmaktadır. Üstelik dünyada bulunmayan canlılar. Tek korkuları ışık olan zombiler ve diğer garip yaratıklar. Bu yaratıkların sırrını, adada bulunuş nedenlerini ve yine adada neler döndüğünü çözmekte tabii ki oyuncuya düşer.

Çift Kahraman

Az önce bahsettiğim gibi Alone In The Dark’ın dördüncü oyununda bir bay ve bir bayan olmak üzere iki kahraman bulunmakta. İkisinden birini seçmek tabii ki oyuncuya kalıyor. Edward’ı seçenler silah ile tehlikeli bir ormanda başlarken, Aline’yi seçenler şimdilik daha az tehlikeli olan malikâneden başlıyor. Daha az tehlikeli olmasının nedeni Aline’nin başlarda silahı olmamasıdır. Sonuç olarak ikisininde yöntemleri ve izledikleri yollar farklı. İkisi birbirleri ile telsiz yardımı ile irtibata geçiyorlar ve gerekli bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Benim önerim oyunu her iki karakter ile de bitirmenizden yanadır. Böylelikle hem oyunun oynanma süresi uzar, hem de olayları iki farklı bakış açısından izleyebilirsiniz.

Genel Olarak Alone In The Dark 4

Serinin dördüncü oyunu olan Alone In The Dark büyük bir kesim tarafından Resident Evil’e benzetiliyor. Resident Evil’deki gibi kontrollere sahip olması, kamera açılarının benzemesi, her iki oyunda da çift karakter olması bu benzerliği büyük oranda arttırıyor. Tabi bilinçli oyuncular Alone In The Dark’ın Resident Evil kopyası olmadığını bilirler. Çünkü Alone In The Dark serisi Resident Evil’den önce çıktı ve birçok oyun Alone serisini taklit etti. Böylece Resident Evil doğdu ve kaderdir ki Alone’nin tahtını elinden aldı. Demek istediğim Resident Evil’deki kontrollerin veya görünümün asıl sahibi Alone In The Dark’tır. Sakın taklit olarak düşünülmesin. Peki oyun nasıl? Oyun üçüncü şahıs bakış açısından oynanıyor ve kontrolleri klavye ile idare ediyorsunuz. Fakat oyuna girmeden önce tuş ayarlarınızı muhakkak gözden geçirmenizi öneririm çünkü oyunun kendi ayarları çok kötü. Bu yüzden size en uygun olan ayarları seçip oyuna girmenizi tavsiye ederim. Kamera açıları sabit ve bu durum bazen önünüzü görememenize sebep olabiliyor. Bulmacalar oyunun ilk başlarında çok kolaylar. Genelde kilitli bir kapı vardır ve anahtarda yakınlarda bir yerdedir. Bu kolay bulmacalar oyunda ilerledikçe zorlaşıyor. Bulmanız gereken parçalar, çözmeniz gereken şifreler, girmeniz gereken karanlık labirentler derken kendinizi zor bir ortamın içine buluveriyorsunuz.

Işık Hayat Kurtarır

Karanlıkta sizi kimse kurtaramaz dersem herhalde yalan olmaz. Oyunun ismine baktığımızda da (Karanlıkta Yalnız) , oyun severleri nasıl bir ortamın beklediği az çok anlaşılıyor. Oyunda genelde karanlık mekânlarda bulunacaksınız ve nerden ne çıkacağı hiç belli olmuyor. Özellikle hayaletimsi canavarlar karanlıktan çok hoşlanıyorlar. Yani güçlerini karanlıktan alıyorlar. Böyle bir ortamda sizin en büyük yardımcınız el feneriniz olacak. Karanlık bir ortamda eğer canavar vb. şeyler yoksa el feneri ile mutlaka etrafınıza bakın. Çünkü karanlıkta görünmeyen bazı objeler sizlere ışığın altında resmen el sallıyorlar. Ayrıca o karanlıktan beslenen hayaletimsi canavarları da alt etmek için bire birdir el feneri.

Grafikler ve Sesler

Oyundaki grafikler orta halliler. Şaheser değiller ama kötüde değiller. Oyun 640×800 çözünürlükte oynanıyor ve oyunda grafiksel olarak en çok hoşunuza gidecek durum ışık efektleri olacaktır. El fenerinizin yaydığı ışık ve parlayan objeler gerçekten iyi tasarlanmış. Edward ve Aline’nin karakter modellemeleri 2001 yılına göre fena değil ama yaratıkların üzerinde kanaatimce daha çok durulabilirdi. Ara videolar ve sahneler ise oldukça tatmin edici. Oyundaki sesler ve müzikler ise tek kelime ile enfes. Atmosferin bu kadar korkutucu ve ürkünç olmasında çok büyük pay sahibiler. Birden çalan şimşekler, kırılan camlar, duyulan garip sesler harika. Seslendirmelerde de profesyonellerle çalışıldığı belli. Gayet düzgün ve karakterlere oturmuş durumdalar.

Sonuç

Yedi yıl gibi büyük bir aradan sonra 2001 yılında Alone In The Dark 4’ün dönüşü gayet başarılı olmuş. Korku türündeki oyunları seviyorsanız oynayın derim.