Karşınızda gelmiş geçmiş en şebelek uzaylılar: Killer Klowns From Outer Space. Yönetmenler filmin adını başta “Killer Klowns” koyacaklarmış ama slasher film adı gibi olmasın diye sonuna “From Outer Space” kelimelerini eklemişler, böylece film şah iken şahbaz olmuş.
Filmin adını duyunca hemen aklıma tabi ki Plan 9 From Outer Space geldi. Ed Wood’un şahane saçma filmi. Çekim ve kostümler açısından olmasa da senaryo itibari ile palyaçolar da Ed Wood’u aratmıyor.
Filmimiz küçük bir kasabada geçiyor ve filmin hemen başında durduk yere gençlere çemkiren orta yaşı geçmiş andropoz polis amca ile tanışıyoruz. Ardından zamanın cuma gecesi olduğunu anlayınca taşlar yerine oturmaya başlıyor. Ve nihayet cinselliğe hazırlanan arsız gençleri de görünce benim kısaca “AHA” dediğim üçgen tamamlanıyor. Bu tür filmlerde mutlaka AHA vardır. AHA olmadan saçma korku filmi olmaz, olamaz… AHA yani: Andropoz amca, Hafta sonu ve Ahlaksız gençler.
Filme de Killer Klowns From Outer Space yerine kısaca KKFOS diyeceğim ama boş damacana üzerindeki pompa sesi gibi olduğu için vazgeçiyor ve Word programının her derde deva “Kopyala/yapıştır” özelliğini kullanmayı seçiyorum.
Arsız gençlerden Debbie ve Mike arabanın arkasında günaha girmek üzereyken neyse ki gökten hızla süzülerek ormana çakılan bir göktaşı (göktaşı değil tabii ki ama daha biz öyle sanıyoruz) onlara mani oluyor ve ikili meraklarına hâkim olamayarak taşın düştüğü yeri bulmak için yola çıkıyorlar.
Bu arada tabi ki göktaşını gören sadece Debbie ve Mike değildir. Gabby Hayes kılıklı (Nasıl bir kılık olduğunu anlamak için Google’da arayabilirsiniz) yaşı 70’e gelmiş ama hacca gidip tövbe edeceğine hala zenginlik peşinde koşan bir çiftçi olan Gene Green de düşen göktaşını görmüştür. (Ama her nasılsa koskoca kasabada başka gören olmamıştır.) Gene Green, bu göktaşını Halley kuyruklu yıldızı zanneder. “Ooo zengin olacağım, bir sürü turist gelecek… Pek de yakına düştü” diyerek ormana doğru seyirtir. Bu arada bir zamanlar bütün dünyanın Halley ile uğraştığını, hatta Türkiye’nin “Halley” diye bir Eurovision şarkısı olduğunu biliyor muydunuz? (Töğkiyy Zeğo poğint)
Gene amcamız taşın düşmüş olması gereken yere gidince taş yerine bir sirk çadırı ile karşılaşır. Merakına yenik düşer ve çadırı incelemeye başlar. Sonra birdenbire köpeği ortadan kaybolur! Gene amca sinirlenip önce çadırı yumruklar ama eli acır, sonra çadırın iplerinden birini tutar, bu sefer de elektrik çarpar. “Başıma gelmeyen kalmadı” derken çirkinlik abidesi bir palyaço Gene amcamıza doğru yaklaşır. Gene amcamız “İşte bir yetkili, dur şuna şikâyetlerimi ileteyim” derken palyaçonun silahından çıkan ışınlara maruz kalır. Bi şey olmuştur ama ne?
Bir süre sonra Mike ve Debbie de çıkagelirler. Ama onlar çadıra girmeyi başarırlar. Çadırda fildi, aslandı falan hayvanlarla karşılaşmayı umarken “Star Track”teki yıldız gemisi Atılgan’ın kapıları gibi açılıp kapandığında “fiut fiut” diye sesler çıkaran kapılardan birine girer ve dehşet verici gerçek ile yüzleşirler. Gene amca meyve suyu olmuştur! Sadece o değil, sevişgen gençler de pembe pamuk şekerinden yapılma kozalarda olgunlaşarak içilmeye hazır hale gelmeyi beklemektedirler. Aslında öldükleri için beklemiş olmuyorlar sanırım. Neyse.
Etrafta patlamış mısır atan ya da ateş ettiklerini pamuk şekeri kozasına sokmak için tüfekler taşıyan çirkin palyaçolar dolaşmaktadır. Bu çadır da onların uzay gemisidir. İngilizce konuşan uzaylılara alışmışken sirk kültürünü benimsemiş çirkin palyaçoları görmek “öööeeeeeh” dedirtti doğrusu. “Sevimli yeşil uzaylılar nerede?” diye soracak olursanız cevabım şu: Sanırım palyaçolar onları yemiş.
Film senaryo itibarıyla tam bir B filmi. Bu kadar ucuz ve saçma bir senaryo ancak B filmlerinde olabilir. Ama çekim kalitesi, kostümler ve özel efektler şahane. Para da harcanmış, emek de. Mesela patlamış mısır atan tabancanın maliyeti yedi bin dolar (En pahalı aksesuar da oymuş zaten). Palyaçoların kostümleri ve ve maskeleri/makyajları da profesyonel işi. Zaten filmin yazar ve yönetmeni olan Stephen, Charles ve Edward Chiodo kardeşler de özel efekt uzmanı. (Kimi yazmış, kimi yönetmiş falan) Yalnız bu film muhteşem üçlünün ilk ve son filmi olmuş. (Eminim daha iyi bir iş bulmuşlardır. Başka filmlerde özel efekt alanında döktürdükleri kesin)
Filmin Rotten Tomatos puanı %71. Yani film kült mertebesine ulaşmış. O korkunç palyaçoların oyuncakları da satılmaktaymış. Neyse ki ben görmedim.
Neyse filme dönelim: Mike ve Debbie çadırdan kaçarlar. Palyaçolar arkalarından patlamış mısır tüfeği ile ateş ederler. İki aşık “Ehe ehe salaklar” diyerek oradan ayrılırlar.
Polis merkezine giderek Gene amcamızın portakal suyu haline getirildiğini bildirip tutanak tutulmasını isterler ama kimse onlara inanmaz. (Zaten karakolda andropoz polisle Dave adındaki genç polisten başka kimse yoktur) Nihayet Debbie’nin eski erkek arkadaşı olan Dave ormana bir göz atmaya karar verir. Evet. Dave, Debbie’nin eski erkek arkadaşıdır! Debbie’yi eve bırakırlar. Mike ve Dave başbaşa kalırlar. Birlikte ormana doğru yol alırken arka koltukta oturan Mike “Ya şimdi adam ‘Sen benim hatuna nasıl göz koyarsın?’ diyerekten kafama sıkarsa? Hayır, bi şey de yapamam, bir düğmesini koparmak altı aydan başlıyor” diye tırsım tırsım tırsar.
Neyse ki Dave sadece onu kelepçelemekle yetinir. Çünkü çadırın yerinde yeller esmektedir. Dave de kandırıldığını düşünür. Zaten andropoz meslekdaşı da “Kanma bu gençlere, hepsinin köküne kibrit suyu” diyerek onu uyarmıştır.
Bu arada eve giden Debbie’yi hoş bir sürpriz beklemektedir. Mısır taneleri elbiselerine yapışmıştır. O banyodan çıkarken (Banyo sahnesi olmadan korku filmi olur mu?) kâh çamaşır sepetinden, kâh klozetten mısırdan hâsıl olan canavarlar çıkıverir. Debbie de onlara karşı mücadele eder ama ölmez. Neden ölmez? Çünkü filmin başında ayıp şeyler yapmamıştır. Korku filmlerinde ayıp şeyler yapanlar ölür. Debbie akıllı ve kültürlü bir kız olduğu için korku filmlerini iyi bilmekte ve ona göre davranmaktadır.
Mike ve Dave sokak sokak gezip palyaço ararken, palyaçoların burunlarına vurulduğunda ya da ateş edildiğinde öldüklerinin farkına varmıştır (“Canı burnunda” deyimini canlandırmak istemişler sanırım). Artık onlara karada ölüm yoktur.
Palyaçolar kasabada dehşet saçmaktadırlar. Evlere girip pamuk şekeri silahı ile milleti kozaya sokmaktadırlar. Şakaları da hoştur hani. Pizzacı kılığında eve girip minicik kutudan “ceee” diye fırlarlar mesela. Palyaçolar kışlık içecek stoklarını iyiden iyiye doğrultmak üzeredirler.
Andropoz polis daha filmin başlarında sokaktan geçen iki sıradan genci, durduk yere hücreye tıkmıştır. Kendisine yapılan “Etrafta katil palyaçolar var” ihbarlarına inanmayıp “Tüm kasaba bir olmuş, beni aptal yerine koyup işten arttıracaklar. Ben ekmeğimle oynatmam arkadaş” tavrı ile filtre kahvesini içerek gazete okurken merkeze gelen katil palyaçoyu kelepçeleyip hücreye atmaya çalışır. Uzaylı katil palyaçonun inanılmaz kuvveti karşısında andropoz amcamızın jetonu düşmeye başlar. Katil palyaço ihbarlarının asılsız olmadığını anlamıştır, ancak bunu anlamakta geç kaldığı için palyaço tarafından öldürülür. Hazin ölüm karşısında hücredeki iki gencin palyaçoya sordukları soru da manidardır: “Sen niye düştün birader?”
Kahramanlarımız Mike, Debbie ve Dave nihayet bir şekilde bir araya gelip palyaço gemisine girerler. Palyaçolarla savaşırlar, ancak dev palyaço ile karşılaşınca tabanları yağlamaya karar verirler. Ama nafile… Biraz mücadeleden sonra Dave’in aklına burun gelir. Dev palyaçonun burnunu patlatınca gemiye bi haller olur. Dönmeye falan başlar. Kahramanlarımız kaçarlar. Gemi havai fişek şeklinde patlar yok olur. Palyaçolar da yok olur.
Filmin sonunda Mike, Debbie ve Dave üçlü aşıklar olarak birbirlerine sarılırlar. Kim kimin sevgilisidir, kim kime ne yapmıştır, belli değildir. (Kavak Yelleri’ni izlemiş bir nesil için normal bir durum aslında.)
“Uzayda palyaçonun ne işi var? Eşşek kadar palyaço pizza kutusuna nasıl sığdı? Dev palyaço ölünce neden uzay gemisi de yok oldu? Burunlarını patlatınca neden ölüyorlar? Klozetten hakikaten canavar çıkar mı?” gibi akıllara zarar bir yığın soruya cevap bulamadan filmi bitirirken 2018’de 3D olarak bir devam filmi daha geleceğini öğrendim. “The Return Of The Killer Klowns From Outer Space 3D” yani TROTKKFOS3D. “Allah korusun” diyerek diğer filmi incelemeye koyuldum.