THE DAY WILL COME – Der Kommer En Dag

Danimarka sinemasının son örneklerinden olan, Der Kommer En Dag (The Day Will Come) Danimarka tarihinde gerçekten yaşanmış bir hikayeyi anlatıyor. Filmin yönetmenliği Jesper W. Nilsen tarafından üstlenilmiş. Senaryosu Soren Sveistrup tarafından kaleme alınmış.Yönetmen Nilsen ve Senarist Sveistrup ülkelerinde televizyon işlerinde oldukça başarılı kişiler olarak tanınıyor. Filmin başrolleri Sofie Grabo ve Lars Mikelsen paylaşılmış. Çocuk başrolleri ise Harald Kaiser Hermann ve Albet Rudbeck Lindhardt paylaşıyor.

Filmin ilk sahnesi çok can alıcı bir şekilde yetimhaneye giden iki kardeş ile başlıyor. Sisli bir gece vakti varıyorlar yetimhaneye, ağaçlı yolu geçerken bizlerde hissediyoruz iki kardeşin içinde yaşadığı sıkıntıyı. Erik ve Elmer numaralandırılıp yataklarına yattıklarında başlarına neyin geleceğini hakkında hiç fikirleri olmadan ilk  uykularına dalıyorlar.

İki kardeşin neden yetimhaneye geldiklerini yetimhane sonrası ki sahnede anlıyoruz. Erik ve Elmer’in babaları kendini asarak intihar etmiştir. Anneleri ise onlara bakabilmek için bir telefon şirketinde çalışmakta, fakat 1960 Avrupa’sında henüz insan hakları ve eşitlik kavramları henüz anlam bulamadığından; çocukların anneleri çalıştığı kurumda erkeklerle aynı işi yaptığı halde çok daha düşük para kazanmaktadır. Uzun çalışma saatlerinden dolayı çocuklarla ilgilenememektedir. Elmar o yılarda çok  hızlı bir şekilde devam eden uzay çalışmalarına oldukça meraklıdır. Evde kullandığı Teleskopu bozulduğundan yeni bir teleskop almak istemiş ancak parası yetmemiştir. Elmer, abisi Erik ile birlikte bir teleskop çalarlar ama Elmer’in yumru ayak rahatsızlığından dolayı yakalanırlar. Annelerine bu konu hakkında polis tarafından uyarı yapılır tekrarlanası halinde çocukların, çocuk bakım evine gönderileceği söylenir. Ancak anneleri akciğer kanseri olduğunu öğrenir ve hastalık çok hızlı ilerlemektedir. Çocuklara bakacak diğer kişi olan dayıları ise işsiz ve evsiz biri olduğundan, çocuklar çok hızlı bir biçimde bakım evine gönderilir. Film Türkçede Yetimhane olarak çevrilmiş ancak çocukların gittikleri yer bir yetimhane değildir. Danimarka hükümeti tarafından çocuklara iyi bir gelecek hazırlamak için kurulmuş çocuk bakım evidir.yet

Çocuk bakım evi ikinci dünya savaşı sonrasında kuralları tekrardan koyan Danimarka da bir askeri düzen disiplininde yönetilir. Çocuklara eğitim verilirken aynı zamanda çiftçilik, marangozluk gibi meslekler öğretilir. Okul müdürünün denetim Çin gelen müfettişe de söylediği gibi aslında amaçları ülke geleceğinde etkili olacak bireyler yetiştirmek değil, ülke geleceğinde etkili olacak bireylere problem olmayacak vatandaşlar yetiştirmektir. Amaç böyle olunca okulda şiddet, hakaret ve cinsel taciz olayları oldukça fazla oluyor.

Çocuk kahramanımız Elmer’in okul müdürünün ne olmak istiyorsun sorusuna astronot cevabı verdinde yediği dayak ile çocuk bakım evinin aslında bir ıslahevi olduğunu filmin başında hemen anlıyoruz. İnsanların bir arada yaşadığı her yerde olan, idarecilerin sevmediğini sevmeyen halk tarafından eziyet görme bakım evinde de oluyor ve Elmer ve abisi Erik diğer çocuklardan kaynaklı epey sıkıntılı günler yaşıyorlar. Bu hakaret ve eziyetler Elmer’in okuma yazma bilmesi ile sona eriyor. Çünkü Elmer diğer çocuklara gelen mektupları onara okuyor ve onların mutlu olmasını sağlıyor. Bu esnada okulun yeni öğretmeni Bayan Lilian,  Elmer’i sahiplenir ve çocuklar için biraz rahat bir yaşam başlar. bu rahat yaşamın bir diğer sebebi de okulda hayalet olmayı öğrenmelerinden ve yakın bir zamanda annelerinin yanına gideceklerinden kaynaklanmaktadır. fakat eve gitmeyi bekledikleri bir zamanda annelerinin öldüğü haberi gelir. Okul müdürü Frederik Heck çocukların üzülmelerine dahi izin vermez ve çocukları döver. tekrardan zorlu bir hayat başlar Elmer ve Abisi Erik için.

Kardeşlerin hislerini anladığımız kadar, filmin kötü karakterlerinin de duygularını hissediyoruz. Okul müdürü Frederik aşırı disiplinli, sert mizaçlı ve merhamet yoksunu bir idareci. Tek düşüncesi kendi egosu olan Frederik Heck’in diktatör duygularını her sahnede fazlasıyla alıyoruz. Okulun Bayan Lilian hariç tüm öğretmenleri, müdürün yaptıklarını kesinlikle eleştirmiyor. Bayan Lilian ise Bay Heck’in doğru bulmadığı davranışlarını aslında  kendine dahi söyleyemiyor. Böyle bir yerde ne Elmer’in hayallerine kavuşması nede Erik’in özgürlüğüne kavuşması pek mümkün gözükmüyor.

Filmin adının İngilizce çevirisine veya Danca çevirisine bakıldığında “beklenen gün” gibi bir anlam çıkıyor. Bu anlamın sebebi çocukların bakım evinden on beşinci  yaş gününde okul müdürünün izni ile yatılı bir okula gidebiliyor olmalarından kaynaklanıyor. Aslında tüm çocuklar bu günü bekliyor ve tüm sıkıntıların biteceği gün olarak on beşinci yaş günlerini görüyorlar.

Filmin ana metninde işlenen bakım evlerinin aslında bakımdan ziyade işkence evi olduğu elli yıl önceki Danimarka da yaşanan bir olay olarak görünse de yaşlı bakım evi, çocuk bakım evi yada insan olmayan bakım evlerinde(hayvan barınakları) günümüzde dahi yaşanan haksızlıklar ve işkenceler zaman zaman gazete ve televizyonlarda görüyoruz. Bu yaşanan sıkıntılar dünyanın gelişmiş ülke olarak sınıflandırdığı ülkelerde de görülüyor, gelişmekte olan ülke diye adlandırılan ülkelerde de görülüyor. Filmden sonra Google yaptığım kısa bir arama ile gelişmişliğin ve yılların filmde anlatılan olayları hiçte değiştirmediğini gördüm. Bu değişmeme sebebininse sorunları bakım evi kurmakla çözmeye çalışan hükümet politikalarından kaynaklandığını düşünüyorum…

Aslında çok bilindik bir konuyu işlemesi bakımından sinema severlerin ilgisini çekmeyecek bir yapım gibi görünse de duygu aktarımı konusunda üst düzey bir film olmuş Der Kommer En Dag.  Yönetmen ve senaristin geçmiş dizi yapımlarından kalma alışkanlıklarından olsa gerek, olayların örüntüsü ve işleyişi sinema izleniminden çok dizi gibi geliyor ve kahramanların gelecekleri hakkında sürekli bir merak içinde bırakıyor izleyiciyi. Film elbette ki bir baş yapıt değil ama Elmer ve Erik’in duygularının aktarımının  başarısından dolayı akılda kalacaktır. Benim fikrim budur.

İyi seyirler…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir