Henüz ilk filmini yöneten Tim Miller’ın harika bir iş çıkardığı Deadpool, Marvel’in şimdiye kadar ki en enteresan ve en sevilesi karakteri desek pek de yanılmayız sanırım. Niçin mi? Bu kadar komik, bu kadar umursamaz ve aşk dolu olması kısaca özetler sanırım. Sinemaya gittiğimiz zamanda koltukların dolu olduğunu gördük ki bu fazla tanımaya bir kahraman filmi için gerçekten büyük başarı.
DİKKAT! SPOİLER İÇERİR!
Deadpool yani gerçek ismi ile Wade Wilson eski bir özel kuvvetler görevlisi olan ordudan ayrıldıktan sonra serseri bir hayat yaşamaya başlar. Para karşılığı kabadayılık yaparak hayatına devam etmektedir. En iyi arkadaşı belki de tek arkadaşı Weasel’in barmenlik yaptığı barda takılırken (Aynı bar müşterilerini de bulduğu yer) hayatının aşkı Vanessa ile tanışır. Tabi daha sonrasında bol fantazili bol uyumlu bir aşk başlar. Filmde Deadpool’un kendisinin de söylediği gibi mutluluk fazla sürmez ve kötülükler dolu dünyadaki o kısa mutluluk anı (bunu reklam olarak tanımlar) biter. Kanser olduğu gerçeğiyle yüz yüze kalır. Sevdiği kadını bu acılı süreci izlemekten kurtarmak için onu terk eden Wade, kendisine tedavi umudu sunan bilimsel bir projeye katılır. Fakat bu proje
sonucunda sadece bir “yan etki” olarak kanseri tedavi olacaktır. Asıl amaç birtakım DNA’ları tetiklemektir. Akla gelmeyecek acılara göğüs geren Wade, her şey sona erdiğinde üstün yeteneklere sahip olur. Lakin bu üstün yetenekleri onu artık yüzüne bakılmaz çirkin bir adam haline getirmiştir. Buna sebep olan ise proje yetkilisi Ajax adındaki adamdır. Deadpool da tüm bu özelliklerini tek bir amaç için kullanacaktır: Ajax “Francis”ten intikam almak! Hayatından kimi kesitleri bizlerle paylaşan kahramanın intikam öyküsünde, Profesör X’in ekibinden Colossus ve Negasonic Teenage Warhead de ona eşlik ederler ve macera başlar.
Öncelikle belirtmemiz gerek sanırım, Deadpool’u bu kadar popüler yapan büyük ölçüde fragmanları. Çünkü o son derece komik, eğlenceli ve dikkat çekici fragmanları yayınlandığında, süper kahramanlar genelde ciddi şahsiyetler oldukları için, pek çok kişi “woow bu nasıl bir süper kahraman” demiştir herhalde. Filmin tanıtımında reklamdan çok “viral reklam”ın etkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü fragmanı seyredenler Deadpool’u o kadar çok övdü ki gitmeye niyeti olmayanlar bile çıkış tarihi beklemeye başladılar.
Örümcek Adam’ın birinci filmini seyrettiğim zaman bunun çok iyi ve çok başarılı bir çizgi roman uyarlaması olduğunu düşünmüştüm Deadpool’un da aynı şekilde başarılı bir çizgi roman uyarması olduğunu düşünüyorum. Ancak öncelikle şunu belirtmek gerekir ki filmin hikayesi çizgi romandaki hikayeden daha farklı. Bununla birlikte orjinal hikayenin başarılı bir şekilde uyarlandığı söylebilir. Peki orjinal hikaye kullanılamaz mıydı? Yani Deadpool’un karakter gelişimi çizgi romandaki gibi detaylı olarak işlenemez miydi? Bütçe kısıtlı olduğu için hikaye bu şekilde değiştirilmiş olabilir. Düşünüyorum da orjinal hikayeye sadık kalınsaydı çok görkemli bir film olabilirdi. Elbette bütçesi de çok görkemli olurdu! Bu film için ayrılan bütçe Amerika’da romantik komediler için ayrılan bütçe ile eşdeğer. Sadece 55 milyon dolar. İş böyle olunca da filmde kullanılan görsel efektler oldukça az. Ayrıca film belli başlı birkaç mekanda geçiyor. Şunu da belirtelim ki bütçe oldukça verimli kullanılmış.
Deadpool kelimesi bildiğiniz gibi ölüm havuzu anlamına geliyor. Filmde Weasel’in barında kimin önce öleceğine dahil girilen bütün bahislerin bir arada toplandığı bir havuz var (gerçek havuz değil tabi) ve kahramanımızın ismi de bu ölüm havuzdan geliyor. Orjinal hikayede de benzer şekilde bir ölüm bahsi havuzu var. Ayrıntıya girmeyeceğiz. Ancak filmdeki hikayeden daha çarpıcı olduğu söylemeliyiz. Film ile orjinal hikaye arasındaki farklardan bir diğeri ise Deadpool’un sevgilisi Vanessa’nın çizgi romanda bir mutant oluşu. Film baştan sona Francis (Ajax) ile Deadpool’un mücadelesi üzerine kurulu. Ancak çizgi romanda bu şekilde olmadığını belirtelim. Hatta Deadpool çizgi romanda Ajax’ı nispeten rahat bir şekilde öldürüryor.
Deadpool, çizgi romanda ordu için asker “yaratan” Wepoon X isimli bir programa katılır. Wepon X, filmde ordu ya da devlet bağlantısı tamamen ortadan kadırılarak, mutant insan oluşturan illegal bir yapıya dönüştürülmüş. (hatırladığım kadarıyla wepon x adı da geçmiyor zaten)
İleri derece kanser olan Wade Wilson, iyileşmekle kalmıyor, müthiş bir iyileşme gücüne de kavuşuyor ki söylenene göre bu iyileşme gücü Hulk’un kendisini parçalaması halinde bile hayatta kalmasını sağlayacak bir güç. (Bu çok önemli bir nokta. Çünkü DC’de Superman’in gücü neyse Marvel evreninde Hulk’ın gücü de o)
Karaktere dönecek olursak, Deadpool iki özelliği ile ön plana çıkıyor: Peter Parker’dan bile daha geveze oluşu ve dördüncü duvarı yıkması.
Dördüncü Duvar ifadesi şuradan geliyor: Tiyartro sahesinin arka duvarı ve yan duvarları vardır. Ama oyuncular için ön taraf yoktur. Oyuncular, sanki seyirci orada değilmiş gibi oynarlar. Çünkü o taraf dördüncü duvardır. Deadpool kendisinin bir çizgi roman karakteri (Artık aynı zamanda bir film karakteri) olduğunu bilir ve sık sık okuyucu/seyirci ile konuşur.
Aslına bakarsanız bunun da bir açıklaması var. Deadpool bir şizofrendir! Evet. Filmde bu yönde bir açıklama olmasa da karakterimiz bir şizofren. Çizgi roman sayfasında kahramanımızın kafasında dolaşan iki karakterin seslerini farklı kutularda görebiliriz.
Bu arada belki başta söylemem gerekirdi ama filmde 15 yaş sınırı var. Filmde bolca argo kullanımı ve açık sahneler var. Hatta biz filmi izlerken 15 yaş sınırını dikkate almamış olan bir anne baba striptiz kulübü sahneleri başlayınca 8-9 yaşlarındaki iki çocukları ile apar topar filmden çıkmak zorunda kalmışlardı.
Deadpool soğuk kanlı ve fevri bir katilden başka birşey değil. Fevri davranışlarında da az önce bahsettiğimiz hızlı iyileşme gücünün rahatlığı büyük rol oynuyor olmalı. Öyle ya, karakterimizin kafası bile kopsa ölmüyor! Deadpool, sadece Profesör X’e gitmek istemediği için, Clossus’un kelepçelediği elini kıtır kıtır kesip koparabiliyor! Nasılsa kısa bir süre sonra yeniden çıkacak!
Bu arada Deadpool şizofren olduğu için Profesör X beynine girip düşüncelerini okuyamıyor. En azından çizgi romanda böyle.
Bu arada, Stan Lee cameosu bu filmde de var. Bir striptiz kulübünde! Yok yok… Soyunmuyor J
Bütçeden dolayı (yani sanırım) film mümkün olduğu kadar basit tutulmaya çalışılmış. Ancak karakterin fazla konuşması, esprili olması, fevri davranması ve dördüncü duvarı yıkması karakteri ve filmi çok son derece etkileyici kılıyor.
Filmin altyazılı versiyonunun çevirmeni, bu fazlası ile “Amerikan” olan karakterin diyaloglarını, bizim espri anlayışımıza uyarlamak için çaba sarfetmiş olduğunu da görmekteyiz. Amerikan kültürüne, hatta günlük hayatına ait bizim için bir anlamı olmayan espiriler bol miktarda var. Çevirmen, Uğur Gürsoy’un Fırat karakterini çok seviyor olmalı ki Deadpool’un “F.ck Sh.t” dediği bir repliği “S.ç B.k” olarak çevirmiş. Aslında bir yerde daha Fırat espirisi vardı ama unuttum J
Bu “arsız” karakterin diğer Marvel karakterlerinden farklı olduğu da açıkça vurgulanmış. Ayrıca X-Men temsilcisi Clossus, tam bir erdem timsali olarak boy gösteriyor filmde.
Filmin devamının çekileceği neredeyse kesin gibi diye düşünüyorum çünkü 55 milyon $ civarı bir paraya mal olmuşken daha ilk haftasında 135 milyon $ gibi bir hasılat yakalamış. Umarım ilk filmdeki tadı diğer filmlerde de yakalayabilirler.