Roberto Rosellini’nin savaş üçlemesinin ilk filmi olan Roma, Citta Aperta Roma’daki işgalin bitmek üzere olduğu dönemde çekilmiştir. Savaşın sıcaklığını ve buhranı üzerinde taşıyan film bize hem savaş psikolojisini hem de insanların yaşadığı zorlukları yansıtmaktadır.
İtalyan Yeni Gerçekçi Akımı’nın öncü filmlerinden olan Roma, Citta Aperta oyuncuların büyük çoğunluğunun amatör olması, doğal ışık kullanımı hatta doğal ışık kaynağı olan güneşin vurgusu, kamera hareketlerindeki özgürlük, yıkık dökük binaların arasında yapılan çekimlerin sağladığı gerçeklikle bir belgesel izlenimi oluşturuyor.
Öncelikle film daha başlarken yapılan açıklama yazısında “işgal sırasında yaşanılan olaylardan esinlenilse de hayal ürünüdür” ve “gerçekle film arasında yaşanılan çakışmalar rastlantısaldır” cümleleri gerçeğin olabildiğince yansıtıldığını anlatıyor. Filmin sonunda direnişin başarıyla sonuçlanması gibi klasik bir dramatik öykünün olmaması da bir belgesel film izlediğimiz fikrine kapılmamı sağlıyor. Filmin sonunda çocuklar ıslık çalarken bombalarını, silahlarını kullanıp rahibi kurtarmasından ve olayın kahramanlık hikayesine dönüşmesinden çok korktum. Rahibin açılan ilk ateşten sonra ölmemesi ve sonrasında komutanın canice vurmasıyla işte bir belgesel izledik dedim.
Toplumsal soruna değinilen, savaşın kötülüğünü belirten önemli bir nokta ise insanların fırını yağmalamalarıydı. Hatta fırından aldığı yiyeceği bir askere veren Pina’ya askerin verdiği “almamam gerekiyordu ama çok açım” ifadesi durumu açıkça özetliyor.
Yapılan işkence sahnelerindeki gerçeklik hissi, işkence sırasında insanların tutumu ve “üstün ırk” terimine yapılan eleştiri de filmin toplumsallığına katkı sağlıyor. Özgürlük peşindeki insanların verdiği mücadeleyi duygulara da ağırlık vererek çok başarılı bir anlatım ortaya çıkarılmış.
Bu film için seslerin dublajla eklendiğini özellikle belirtmek isterim. Çünkü film Roma henüz işgal altındayken gizli saklı, sessiz sessiz çekilmeye başlamıştır.
Kadrajlamadaki belgesel havası, özgür kamera hareketleri, basit ve doğal kurgusuyla bize direniş içindeki insanların verdiği mücadeleyi olabildiğince ‘gerçek’ bir biçimde aktaran Rome, Citta Aperta akımın en önemli filmlerindendir diyebilirim.