Ossessione Luchino Visconti’nin ilk sinema filmidir. Film henüz savaş devam ederken ve Mussolini İtalya’nın başındayken çekilmiştir. Bu durum da filmin başına talihsiz olayların gelmesine neden olmuştur. Bu film merkezine bir toplumsal meseleyi almamıştır. Ama yine de yasaklanmayı başarmıştır. Merkezinde bir yasak aşk ve bir suç vardır. Bu da filmin yasaklanmasına yetmiş de artmıştır çünkü ‘kutsal aile’ kavramı yerle bir edilmiştir. Fakat yaşanan tüm bu olaylar karnı aç, bir yerden bir yere seyahat eden ve ‘ne iş olsa yapan’ bir adamın başından geçiyor. Buradan kaptığımız sınıfsal vurgu ve toplumsallığa bir de kameraların sokağa çıkması, gerçekçi oyunculuk, düşük bütçe ve gerçek dekor gibi Yeni Gerçekçi unsurları da ekleyince karşımıza akıma uygun bir film çıkıyor. Ayrıca film akımın ilk filmi olarak kabul edilmekte bu da filmde Yeni Gerçekçi Akımı’nın bütün özelliklerini aramaya hakkımız olmadığı anlamına gelmektedir. Çünkü bir akımın oluşması ilk örneklerin üzerine eklemeler yapılarak gerçekleşir.
Filmde kullanılan uzun planlar, olayın akışına bırakılması, bir bölgeyi olduğu gibi yansıtma işlevi görmektedir ama filme belgesel film dememiz için yeterli değildir.
Bu film hakkında bir önceki film kadar yazacak çok şeyimin olmaması nedeniyle mutsuzum. Çünkü yasak bir aşk uğruna işlenen suç ve alttan verilen sınıfsal çatışma mesajı dışında pek bir şey dikkatimi çekmedi. Yine filmde kullanılan doğal ışık ve kurgu da akımın gerekliliği olarak bize sunuldu. Filmde verilen cinsel özgürlük mesajını da akımın toplumcu ve özgürlükçü yapısına ekleyip savaş üçlemesine geçiyorum.