Film analizlerine başlamadan önce İtalyan Yeni Gerçekçi Akımı hakkında bütün filmlerde olan ve bahsetmeyi unutabileceğim bilgileri vereceğim. Öncelikle filmlerde kullanılan oyuncular amatör ve yaptıkları hareketler doğal. Filmlerde duyduğumuz bütün diyalog ve ortam sesleri sonradan eklenmiş yani dublaj yöntemi kullanılmış. Filmler çok düşük bütçelerle savaşa çok yakın yıllarda hatta bazıları savaş devam ederken çekilmiş. Bu nedenle filmlerde yıkık dökük binalara rastlamak mümkün. Filmlerde kullanılan mekanlar da gerçek mekanlar. Bütün filmlerde de kamera sokağa çıkmış. Kameranın sokağa çıkması ve kullanılan doğal ışığın en önemli nedeni ise filmlerin olabildiğince gerçekçi ve belgesel film niteliğinde verilmek istenmesi. Yine bu gerçekçiliği sağlamak için özel efektler de asla kullanılmamış. Geçiş efekti olarak kullanılan wipe buna dahil edilmemelidir tabii ki. Filmlerin kurgusunda herhangi bir standart dışı durum kullanılmamış, doğal kronolojik akışla filmler ilerlemiş. Dönemine göre oldukça pahalı olan görsel efektlere ise yer verilmemiş.
Genel Değerlendirme
Roberto Rosellini savaş üçlemesinin ilk iki filmini İtalya, son filmini ise Almanya’da çekmiştir. Üçlemenin tamamı belgesel olarak nitelendirilebilecek içeriktedir. Filmlerin bu kadar gerçekçi ve iyi olması da tamamen gerçek mekanlarda çekilmiş olmasıdır. Bisiklet Hırsızları da savaş üçlemesi gibi belgesel niteliği taşımaktadır. Fakat aynı şey Tutku için çok fazla söylenemez. Savaş üçlemesinin tam anlamıyla belgesel denilebilecek filmi ise gerek parçalara bölünüp birden fazla olayın aktarılmak istenmesi, gerekse her parçasından önce çıkan açıklama niteliğindeki gerçek savaş görüntüleriyle Hemşo’dur. Roma, Açık Şehir ve Almanya, Sıfır Yılı filmlerinde belirli insanların üzerine odaklanarak olay İtalya ve Almanya’da sırasıyla anlatılmıştır. Filmlerin tamamında kullanılan oyuncuların büyük bir kısmını gerçek insanlar oluşturmaktadır. Bu da gerçek mekanlarda, gerçek insanlarla çekilen bu filmlerin İtalyan Yeni Gerçekçi olmasına sonuna kadar hizmet etmektedir. Tutku dışındaki bütün filmlerde net olarak verilen toplumsal mesajlar göze çarpmaktadır. Tutku filminde bu mesaj yasak aşk temasının altında kalmıştır.
Filmlerin hepsinde kameralar özgürce hareket edebilmiş, sokağa çıkmış, halkın arasına inmiştir. Sokak çekimlerinde şartların uygun olduğu her durumda doğal ışık kullanılmıştır. Kameraların dışarı çıkıp gerçek halkın arasına inmesi de bütün filmlerin olabildiğince gerçekçi olmasını sağlamıştır.
Filmlerin tamamında yıkılmış binalara rastlıyoruz bunun nedeni de zaten 2. Dünya Savaşı. Dünya Savaşı sadece yıkık binaların değil, aynı zamanda akımın doğuşunun nedenidir.
Filmlerin tamamı düşük bütçelerle çekilmiştir. Hollywood’un klasik anlatısına ‘karşı’ bir duruştur. Hollywood bir gerçek yaratırken İtalyan Yeni Gerçekçi Akımı’ndan çıkan filmler gerçeği yansıtmaktadır.
Filmlerle ve İtalyan Yeni Gerçekçiliğiyle ilgili kesmek istediğim ahkam şimdilik bu kadar. Saygılar efenim. 🙂