One Punch Man
Sadece tek yumrukta rakibini nakavt eden bir boksör düşünün. Maçları sadece bir saniye sürüyor. Sizce onu seyretmeye kaç kişi gelirdi? Aslına bakarsanız, bu sorunun cevabını yıllar önce okuduğum bir Temel Reis çizgi romanında almıştım. Temel Reis, bir saniyelik boks maçları yüzünden işsiz kalmıştı!
Ama mevzu bahis One Punch Man olunca işler değişiyor. 12 bölümlük 2015 yapımı anime kendisini izlettirmeyi başarıyor. Kahramanımız, sadece bir yumrukta herkesi yenen ve bundan çok sıkılan bir süper kahraman.
Diğer bir çok anime gibi manga kökenli olan One Punch Man, diğerlerinden bir yönü ile ayrılıyor. One Punch Man bir webcomics. Yani internet ortamında yayınlanan bir manga. 2009’da yayınlanmaya başlayan manganın ünü kısa sürede kulaktan kulağa yayılarak 2012 Haziran itibariyle 7.9 milyon tık almış.
Manga ONE isimli bir web manga oluşumunun ürünü. İşin teknik tarafını biryana bırakıp animeyi incelemeye başlayalım en iyisi.
Kahramanımızın adı “Saitama”. Kendi halinde bir adamken, bir süper kahraman olma tutkusu onu süper kahramana dönüştürüyor. Aslında bu hale nasıl geldiğini kendisi de bilmiyor.
Bir çok anime gibi bu seri de gerçekte var olmayan, bir anime evreninde geçiyor. Şehirlerin isimleri yok. A şehri, B şehri şeklinde. Bu dünyada bir çok iyi ve kötü süper karakter var.
Öncelikle animede göze çarpan en önemli şey, içerdiği mizah anlayışı. Bu anlayış Türk mizah anlayışına hele hele Uykusuz – Penguen çizgisindeki modern mizah anlayışına aşina olanların hiç de yabancılık çekmeyecekleri, hatta gülerken sandalyeden düşebilecekleri ölçüde.
Serinin tümüne genel bir ironi hakim. Süper kahraman kavramı ile uğraşıldığı gibi, “tanrısal bir güç” sahibi olan Saitama’nın gücü de bizzat kendi dili ve tutumu ile mizah öğesi olarak kullanılmış.
Kahramanımız duygulara sahip değil. Kendisi bunu “güçlendikçe duygularımı kaybettim” diye anlatıyor. Aslına bakarsanız dünyayı kurtarmasına rağmen kahramanımızın tüm derdi akşam hangi çorbayı içeceği ya da süpermarket indirimine yetişip yetişemeyeceği.
Bu arada tek yumrukluk maceralar çok kısa süreceği için kahramanımızın yanına bir de çırak vermişler. Bir cyborg. Kötü adamlarla dövüşü o yapıp iyice hırpalanıp yeniliyor. Ardından Saitama gelip son yumruğu atıyor! Heyecanı dorukta tutmak için iyi bir senaryo taktiği!
Animede sık sık başka film ve animelere göndermeler yapıldığını da görmekteyiz. Benim en çok güldüğüm ve ilk saniyeleri itibari ile beni animeye bağlayan orjinal Japon Godzilla’sına yapılan göndermeydi.
İlk bölümde bir canavar “İnsanlar dünya için zararlı. Doğa kendisini insanlardan korumak için beni yarattı” diyerek iddialı bir giriş yapar. Godzilla da insanların doğaya verdikleri zarar sonucu ortaya çıkmıştır. Sanki doğanın mantığı varmış gibi gösterilerek çevresel kirliliklerden meydana getirilmiştir Godzilla.
Klasik “süper-villain”ları da görüyoruz ilk bölümlerde. Hatta oluşum süreçleri gözümüze sokulurcasına anlatılıyor. Bahsettiğimiz müstakbel süper-villain’ın en büyük isteği en güçlü insan olmakken yanlışlık ile abisini öldürür ve bu hatasından dolayı başkalarını sorumlu tutar içindeki acı ile bir süper kötüye dönüşür. Böylece gücün laneti ile karşılaşmış olur. İşte klasik bir süper kötü oluşumu….
Animede 3 boyutlu modellemeler yapılmış ve fotoğraflardan da yararlanılmış. Çizim kalitesi olarak zaman zaman oldukça vasat hatta kötü bir hal alıyor. Bunu da orijinal manga çizimine bir gönderme olarak algılayabiliriz. Orijinal çizim tamamen amatör çizerler tarafından yapıldığını ve mangayı bu kadar komik hale getirenin birazda bu olduğunu belirtmeliyim.
Anime serisinde süper kahramanlara yaklaşımın değişik şekillerini görmek mümkün. Bunlardan birisi de “küçümsenen süper kahraman” olgusu. Özellikle Örümcek Adam ile birlikte konu edilmeye başlayan süper kahramanları sevmeme, sahtekar ya da kötü olduklarını düşünme algısı One Punch Man’de de kullanılmış. Kahramanımız hiç bir süper kahramanın yenemediği Denizler Kralı’nı bir yumruk ile alt eder. Olay herkesin gözü önünde olmasına rağmen halktan gelen tepkiler ilginçtir. İnsanlar kahramanımızın bir sahtekar olduğuna inanırlar. Başta da dediğim gibi One Punch Man genel bir süper kahraman paradisi ya da eleştirisi.
Bu arada kahramanımız Denizler Kralı’nı yendikten hemen sonra halkın dile getirdiği “diğer kahramanlar güçsüzmüş” düşüncesine karşı çıkar ve diğer kahramanların “canavarı yorgun düşürdüğünü kendisinin son noktayı koyduğunu” söyler. Bu Saitama’nın gösterdiği ender insani duygulardan birisidir.
One Punch Man’in diğer animelere yaptığı göndermelerden birisi de Puri Puri Purizuna isimli karakterdir. Puri Puri Purizuna eşcinsel bir karakterdir. Bu karakter, her ne kadar ülkemizde sansürlense de bolca eşcinsel karakter içeren Sailor Moon animesini hatırlatıyor. Karakterin dönüşüm geçime anı Sailor Moon kızlarının dönüşümünü fazlaca andırıyor.
Son iki bölümde uzaylı istilası ile karşılaşıyoruz. Bu iki bölüm 1996 yapımı Indipendelce Day filmini hatırlatıyor. Sanki filmin yapımcılarına uzaylı istilası filmi böyle yapılır demek istemişler.
Mümkün olduğunca az spoiler vermeye çalıştım. Bence siz bir an önce One Punch Man’i izleyin.