Ergo Proxy Birileri Distopya mı Dedi?

Merhaba sevgili otakular. 2006 yılının pek sevilen animelerinden biri olan Ergo Proxy’yi hala izlememiş olanlarınız varsa, şiddetle tavsiye etmeden önce bu yazıya bir göz gezdirmesini istiyorum. Nitekim animemiz robotlar, yapay rahimlerde üretilen insanlar, dokunmatik hologram bilgisayarlar gibi bolca bilim-kurgu unsurları içeren post-apokaliptik bir dünyada geçmekte. Yazım burada sona ermekte. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bir sonraki başlığa geçebilirsiniz.o1

 

 

 

 

Tamam şimdi sadece biz sci-fi geekleri kaldığımıza göre devam edebilirim. İyi bir anime izleyicisiyseniz bilirsiniz ki japonlar bu bilim-kurgu konusunda oldukça üretkenler. Özellikle senarist Dai Satō’nun yapımlarında rol aldığı Cowboy Bebop, Ghost in the Shell: Stand Alone Complex gibi diğer bilim-kurgu türü animelerine göz gezdirecek olursak insan bir hayli yüksek beklenti ile başlamıyor değil doğrusu bu seriye.

Şimdi biraz içerikten bahsedelim. Anime bilim-kurgu olduğu kadar esrarengiz ve psikolojik olayları da barındırıyor. Hatta öyle ki bazı bölümleri anlamak gerçekten çok ama çok zor. Evangelion izleyenlerin biraz aşina olacağı bir anime yani. Fakat aklınıza takılan soruların büyük çoğunluğunun cevabını anime ilerledikçe alıyorsunuz. Küçük bir kısmı için ise sizlere animeyi ikinci kez izlemenizi öneririm. Aklınıza takılan son bir iki soru ise geceleri yastığa başınızı koyacağınız anlar için uykuya dalmadan önce canınız sıkılmasın diye var.

" These aren't the droids you're looking for"
-Obi Wan Kenobi

 

Hikaye, mahvolmuş bir dünya ve insanların bu dünyadan izole edilmiş “sözde” ütopik küreler içerisindeki yaşamları ile başlıyor. Ana karakterlerimizin olduğu küremizin adı Romdeau. Yaşayan bütün vatandaşlara “otorav” adı verilen robotlar eşlik etmekte. Kategorilerine göre “refakatçi”, “sevgili”, “ev” tipi modelleri mevcut. Bunlar sizin ideal bir vatandaş olmanıza yardımcı olmak bahanesiyle yanınızda gezdirdiğiniz denetmenleriniz.

Gelgelelim Cogito adındaki bir virüs otoravlara bulaşmaya başlamıştır ve bu otoravlara özgür irade ile duygular kazandırmaktadır. Diğer yandan Romdeau yöneticilerinin ellerinde tuttuğu “Monad Proxy” adı verilen insan-üstü yaratık kaçmıştır ve şehirde bir takım cinayetler meydana gelmektedir. Bunun üzerine yönetici Donov Mayer’in torunu istihbarat biriminde çalışan Re-l Mayer ile şehire göçmen olarak gelmiş ve otorav arıza biriminde çalışan Vincent Law olayları incelemeye başlarlar. Lakin Vincent Law nerede ise sorunlar orada ortaya çıkmaktadır.

o3Sizlere hikaye hakkında daha fazla bir şey anlatamayacağım yoksa küçük ipuçları almış olacaksınız. Fakat başlayan olay zinciri sizleri bu konudan çok daha uzaklara götürecek ve izlediğiniz Ergo Proxy evrenini sorgulatacak.

"I may be paranoid, but not an android"
-Thom Yorke

 Ana karakterler ise gerçekten de hikayeye bu kadar güzel yedirilir. Geçmişini hatırlamayan Vincent Law her durumda saf ve iyi niyetli kalmayı başarabilen bir karakter. Öyle ki animeyi sessiz bile izleseniz yüzündeki ifade çizimlerinden bunu anlayabilirdiniz. Cogito virüsü bulaşmış ev tipi otorav olan Pino ise animenin neşesi ve sizlere “keşke benim de böyle bir kızım olsa” şeklinde temenniler söyleten şirinlik abidesi. Sanki animeye siz esrarlı bir olay hakkında düşünürken, onu çözmemeniz üzere dikkatinizi dağıtmak ve sizi gülümsetmek için konuşmuş gibi.

 

o4Re-l Mayer ise -kadın okuyucularımızın affına sığınarak söylüyorum ki- tam bir Türk kızı. Kendisi her ne kadar istihbarat biriminde görev alan çetin ve yetenekli bir karakter olsa da, prensesler gibi büyütülmüş ve ona sürekli öyle davranılmış olması gereği, dediğim dedik, memnuniyetsiz, mükemmelliyetçi prenses triplerine sahip. Ayrıca makyajsız halini de çizmiş olmaları karaktere gerçekçilik katmış. Sonuç olarak biraz makyaj güzeli.

Anime ile ilgili sizin de en çok dikkatinizi çekecek şey ise eminim ki müzikleri olacaktır. Açılış şarkısı olarak Monoral isimli grubun Kiri diye bir şarkısı seçilmiş ki ben bu animeden sonra o grubun kalan müziklerini de indirip dinlediğime hiç pişman olmadım. Kapanışı ise bir çoğunuzun tanıdığı Radiohead grubunun anime ile mükemmel uyumlu olmuş Paranoid Android şarkısı ile yapmışlar. Bu iki etkendendir ki hayatımda ilk defa bir animede hiçbir opening ve ending kısmını atlamadan izledim.

Yazıyı noktalamadan önce eklemek istediğim son bir kaç şey daha var. Eğer mitoloji ile ilgiliyseniz animede çok fazla referans göreceksiniz. Karakter isimlerinden tutun da mekan isimlerine kadar bunlara yer verilmiş.

Daha önce de belirttiğim gibi izlemesi ve anlaşılması bazen çok zor olan bir anime. Ama siz de bilim-kurgu tutkunu post-apokaliptik dünyalara hayran bir izleyici iseniz aradığınız o atmosferi çok tatmin edici bir şekilde bu animede bulacağınızın garantisini veriyorum.

Bizi okumaya devam edin…o5

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir