Cowboy Bebop Bir Uzay Klasiği Analizi

 

 

Yeniden merhabalar sci-fi geekleri. Diğer grup arkadaşları K-On ile ilgili olan çok güzel başlığa yönlendirebilirim. Kalanlar benimle devam edebilirler. Neyse efendim; söz konusu Cowboy Bebop olunca gerçekten yazmaya neresinden başlayacağımı hiç bilemiyorum. Çünkü gerçek anlamda tarif edilemez güzellikte bir anime. Tabi bir yerden başlamak gerek diyerek tarihçesi ve kadrosundan gireyim konuya.

Cowboy Bebop, Sunrise stüdyosunda hazırlanmış ve 1998 – 1999 yılları arasında yayınlanmış biraz eski bir anime. Animenin yönetmeni Shinichirō Watanabe için en başarılı bulduğum animasyon yönetmenlerinden biri diyebilirim. Zaten Watanabe’nin yönettiği animelere baktığınız zaman (Samurai Champloo, Sakamichi no Apollon, Zankyou no Terror,  Space☆Dandy) karakterlerin adeta bir yerlerde yaşadığını, olayların ise gerçekten de meydana gelmiş olduğunu hissediyorsunuz.

“I like my enemies two ways: dead, or about to be.”

-Graves, The Outlaw

Animenin eşsiz bir atmosferi var. Sizi bir yandan uzayda gezdirirken bir yandan da varoşlara götürüyor. Yani anlayacağınız olası bir uzay çağında bile insanlar arasındaki ekonomik güç farkı vurgulanmış. Tabi biraz sonra hikaye kısmında da bahsedeceğim üzere bizim ekibimiz biraz çulsuz. Teknoloji de bir o kadar dengesiz. Gezegenler arasında seyahat edebiliyorsunuz belki ama hala eski model arabalar ve barutlu silahlar kullanıyorsunuz. Zaten tam olarak da yansıtılmak istenen “Space Western” tadında bir uzay ortamı olduğundan bu konuda oldukça başarılı.

bb1

 

 

Hikayesine bakacak olursanız bir kaç bölümde bir tekrar eden ana hikaye dışında -ki bu hikaye kahramanımız Spike’ın etrafında dönmekte- her bölümü birbirinden bağımsız, farklı bir günlerini anlatmakta. Bu günler, ödül avcısı olan ekibimizin para kazanabilmek için çıktığı başarısız görevleri ve uzay gemileri “Bebop” içindeki yaşantılarını anlatıyor. Karşılarına çıkan fırsatları sürekli trajikomik şekillerde tepmeleri ise cabası. Aslında son derece basit olan bu konu yine de sizin için, beş parasız günlerini izlemesi inanılmaz keyifli bir hale geliyor.

Kısaca karakterleri tanıtacak olursak;

bb2Spike Spigel; tamamen umursamaz bir yapıya sahip. Sürekli işini şansa mı bıraktığı yoksa her şeyi kafasında planlayıp ona göre mi davrandığını anlamak bir hayli zor açıkcası. Çoğunlukla neşeli, ve şebeklikler yapan bir karakter. Ayrıca nedense beni sigara içmeye özendiren kişidir kendisi. Bunu izlerseniz o aheste ve rahat tavırlarından anlayacaksınız.

 

 

bb3Jet Black; uzay gemileri Bebop’un sahibi. Eski bir ISSP (Inter-Solar System Police – İç Güneş Sistemi Polisi) çalışanı. Spike’ın aksine daha temkinli ve ciddi bir karakter. Ayrıca Bebop’ta yemekleri o hazırlıyor.

 

 

bb4Faye Valentine; inatçı ve boyun eğmez bir kişiliğe sahip bu kızımız genellikle her istediğini yaptırabilen bir yapıya sahip. 23 yaşında olmasına rağmen 54 yıl boyunca dondurulduğundan aslında 77 yaşında. Dolandırıcı ve iyi bir kumarbaz olmasının yanı sıra 54 yıllık uykusunun ardından kendisini büyük bir borç batağında bulup ekibimize katılır.

 

bb6Ed; gerçek adı Edward Wong Hau Pepelu Tivruski IV olan deli kızımız. Evet animeyi izlerken cinsiyeti biraz kafa karıştırabiliyor ne yazık ki. Sürekli yalın ayak gezen Dünya doğumlu 13 yaşında yetenekli mi yetenekli bir hacker.

 

Bu karakterlere ek olarak ekibin bir de Ein isimli köpeği mevcut. Adı Einstein’dan gelmekte zira kendisi üzerinde uygulanan bir deney sonucu süper zekaya sahiptir.bb7

 

 

Animeyi izlerken sizi belki de en çok şaşırtacak şeylerden biri ise bazı bölümlerde dikkatinizi çekebilecek türk unsurları. Bunlar arasında Eminönü’ndeki Mısır Çarşısı’na benzeyen bir mekan, Sultanahmet’i andıran bir yer ve cami şekilli yapılar. Bir de Ed’in babasının adı. Merak edenler için ismi Appledelhi Siniz Hesap Lütfen. Appledelhi Siniz kısmı japon aksanıyla okunduğunda ağızdan “Afedersiniz” gibi çıkmakta.

“Every gun makes its own tune”

-Blondie

Animenin müzikleri ise eğer jazz/blues seviyorsanız sizin için tam bir ziyafet olacak. Müzikleri yazan Yoko Kanno bu anime için The Seatbelts isimki grubu kurmuş. Animenin yayınlanmasından itibaren ise 7 ost albümü, 2 single ve ep, 2 de derleme albüm çıkarmış. Bu yazıyı yazarken bile “The Real Folk Blues” isimli şarkılarını tekrar moduna alarak durmaksızın dinledim.

Son olarak eğer bu animeyi gerçekten beğenirseniz ve space western tadında başka bir şey bb8izlemek isterseniz sizlere yine 98’de yapılmış olan Trigun ve Seihou Bukyou Outlaw Star serilerini de önerebilirim. Ayrıca Shinichirō Watanabe’nin başka bir animesi olan Space☆Dandy de izlediğinize pişman olmayacağnız animelerden. Ve eğer “daha çok! daha çok izlemeliyim!” diye krizlere girerseniz belki anime değil ama Firefly isimli dizi tam sizlere göre.

Bizi okumaya devam edin…

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir