DEDEMİN İNSANLARI FİLM ANALİZİ

Giriş

Dedemin İnsanları, Sinema ve TV yönetmeni Çağan Irmak’ın, 2011 tarihli melodram türünde bir filmidir. Film, Çağan Irmak’ın dedesi Mehmet Yavaş’ın gerçek hikayesinden yola çıkılarak çekilmiştir.

Film esas olarak ailesi ile beraber bir Ege kasabasında yaşayan 10 yaşındaki Ozan’ın etrafında gelişen olaylara odaklanır. Bunlar ise 12 Eylül darbesi ve Lozan mübadelesidir.

Film, Lozan Mübadelesini temel alarak çekilmiş önemli filmlerdendir. 12 eylül darbesi ve ırkçılık/ayrımcılık ile ilgili de net eleştiriler sunar.

Sinemada tarihi konular eskiden beri ele alına gelmiştir. Carrier, sinemanın geçmişi yeniden yarattığını söyler. (Makal, 2014, s.15)

Bu çalışmamızda filmi genel hatları ile ele aldıktan sonra, yönetmenin anlatım tekniği ile birlikte eserin kodlarını incelemeye çalışacağız.

 

Filmin Künyesi

Vizyon Tarihi: 25 Kasım 2011

Yapımı : 2011 – Türkiye

Tür : Aile ,  Biyografi ,  Dram ,  Komedi

Süre: 120 Dak.

Yönetmen : Çağan Irmak

Oyuncular : Çetin Tekindor ,  Mert Fırat ,  Hümeyra Akbay ,  Yiğit Özşener ,  Ezgi Mola

Senaryo : Çağan Irmak

Yapımcı : Ay Yapım ,  Mustafa Oğuz

 

Filmin Konusu

Ozan, Ege’de küçük bir sahil kasabasında yaşayan 10 yaşında bir çocuktur. Girit göçmeni dedesi Mehmet Bey nedeniyle arkadaşları onunla “gavur” diye alay etmektedir. Yalnız kalmaktan korkan Ozan, başta dedesi olmak üzere ailesine kızar. “Biz Türk’üz” diyerek onlara kafa tutar. Mehmet Bey ise çevresindeki herkese el uzatan, yardımsever biriyken torununun bu hırçın haline üzülmektedir. Kendisi henüz 7 yaşında küçük bir çocukken Giritten İzmir’e göç etmek zorunda kalan Mehmet Bey,  torununa geçmişini, doğduğu toprakları ve içinde sakladığı özlemi denize bıraktığı şişelerle anlatacaktır…

 

Yönetmen

Çağan Irmak (d. 4 Nisan 1970, İzmir) Türk yönetmen ve senaryo yazarı.

4 Nisan 1970 tarihinde İzmir’de doğdu. Çocukluğu Seferihisar’da geçti. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV ve Sinema bölümünden mezun oldu.

Asmalı Konak adlı televizyon dizisiyle ismini bütün Türkiye’ye duyurdu. Sonra hem 1980’li yılların karışık, gergin ve politik halini, hem 2000’li yıllardaki bir sonraki kuşağın yaşadıklarını anlatan Çemberimde Gül Oya dizisini yazdı ve yönetti.

Bana Şans Dile, Mustafa Hakkında Herşey, Babam ve Oğlum, Ulak, Issız Adam, Karanlıktakiler, Prensesin Uykusu, Dedemin İnsanları ve Tamam Mıyız? adındaki sekiz uzun metrajlı sinema filmi ve Çilekli Pasta adlı tv filmi bulunmak üzere, ödüllü kısa filmleri de bulunmaktadır.

Uzun metrajlı filmleri

  • Unutursam Fısılda (2014)
  • Tamam mıyız? (2013)
  • Dedemin İnsanları (2011)
  • Prensesin Uykusu (2010)
  • Karanlıktakiler (2009)
  • Issız Adam (2008)
  • Ulak (2007)
  • Babam ve Oğlum (2005)
  • Mustafa Hakkında Herşey (2004)
  • Bana Şans Dile (2001)
  • Çilekli Pasta (2000)

 

Öykünün Toplumsal Düzlemi

Film, 1980’lerin siyasi olarak zorlu yıllarında bir Ege kasabasında geçer. Arka planda ayrımcılığa maruz kalan mübadiller vardır. Yunanistan’dan göç eden mübadiller, aradan geçen yıllara rağmen “gavur” olarak yaftalanmakta ve ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. Bununla birlikte gelen 1980 darbesi durumun daha da karışmasına, ötekileştirmenin daha da keskinleşmesine neden olur.

İnsanlar korku ile “güce” sığınmaktadırlar. Ancak gücü reddedecekleri bir nokta gelecektir.

 

Öyküleme

Film bir öykü anlatımı gibi akar. Filmin başında ve sonunda Ozan’ın büyük halinin anlatımları mevcuttur. Bu Ozan ve Dedesinin hikayesidir. Bu eser de Çağan ırmak’ın Babam ve Oğlum adlı filmi gibi aile ilişkilerine yoğunlaşır. İlerki bölümlerde çözümlemeye çalışacağımız sembollerle devlet-vatan ve vatandaş kavramları sorgulanmaktadır. Bununla beraber, bu sembol ve anlamlarla hiç ilgilenmeden filmi izlemek de mümkündür.

Karşıtlıklar

Filmde Ozan ve kimliği birbirine karşıttır. Bir mübadil torunu olmasına rağmen, yerli arkadaşlarına uyar ve diğer mübadilleri “gavur” olarak adlandırır.

Yetişkin mübadiller olan Mehmet Bey ve plaj işletmecisi konuşmaları, tavırları ve giyimleri ile daha zariftirler. Yerli halktan net şekilde ayrılmaktadırlar.

Mehmet Bey’in belediye başkanı yardımcısı olan damadı İbrahim, solcudur. Darbe sonrası halk darbecilerin yanında durur ve İbrahim tek başına kalır.

 

Mekanlar

Film, Milas, Kadıkalesi, Gümüşlük, Gökçeada ve Girit’de çekilmiştir.

Dedenin dükkânı: Dedenin mefruşatçı dükkânının olduğu sokak var, Eski Milas.

Bağ evi: Gümüşlük’le Kadı Kalesi arası.

Mübadele sahneleri: Gülcemal gemisini beklemek için bir koyda toplanır bekleşirler.. Gökçeada.

Rum kahveleri: Girit.

Müzikler

Filmdeki müzikler; Aria, Cenk Erdoğan, Cengiz Onural, Bora Ebeoğlu’na aittir. Film müzikleri albümünde şu parçalar yer alır:

 

  1. Tango Emanet
  2. Göçmek
  3. Liman
  4. Gülcemal
  5. Deniz Susuyordu
  6. Karantina
  7. Sürgün
  8. Türk Tohumu Yunan Gavuru
  9. Dede ve Deniz
  10. Kahvenin Hatırına
  11. Peruzat
  12. Deniz Mevsimi
  13. Gülbahar
  14. Vre Gaydere Eşşek Sıpası
  15. Apachiler Geliyor
  16. Güneş Yanığı
  17. Somebody Loves You
  18. Bırakma Kendini
  19. Mehmet Bey
  20. Mektup
  21. Peruzat’ın Şarkısı
  22. Yapyalnız
  23. Yürümek

 

 

Mübadele

Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi, 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması’na ek olarak yapılan sözleşmeye göre Türkiye ve Yunanistan Krallığı’nın kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutmasına verilen addır. Göçe tabi tutulan kişilere mübâdil denir.

Mübadele ile 1.200.000 Ortodoks Hristiyan Rum Anadolu’dan Yunanistan’a, 500.000 Müslüman Türk de Yunanistan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmıştır. Mübadele kapsamına giren kişiler ile mübadele kapsamına girmeyen kişiler arasındaki ayrımın ana kıstası ırk ya da dil değil din olduğu için Rum denilenlerin arasında, Türkçe’den başka dil bilmeyen ve konuşmayan Türk Ortodoks Hristiyan Gagavuzlar ile Karamanlı Ortodokslar, Yunanistan’dan gelen Müslümanların arasında da Türklerin yanında Drama, Kavala, Karacaova ve Kesriye’den gelen Bulgarca ve Makedonca konuşan Pomaklar, Rumence konuşan Ulahlar, Rumca (Yunanca) konuşan Patriyotlar ve kendi dilleriyle konuşan Arnavutlar da vardır.

Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi kapsamında Türkiye’de sadece İstanbul kenti ile Gökçeada ve Bozcaada’da oturan Rumlar, Yunanistan’da ise sadece Batı Trakya Türkleri mübadeleden muaf tutulmuşlardır,

Mübadelede Drama, Girit, Kavala, Selanik, Vodina ve Yanya’dan Türkiye’ye gelen nüfus Doğu Trakya ve Batı Anadolu’da Rum azınlığın ayrılışı ile boşalan yerlere iskan edilmişlerdir. Mübadillerin yoğun olarak iskan edildikleri şehirler Adana, Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale, Edirne, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Manisa, Mersin, Samsun ve Tekirdağ idi.

Değişimin çok büyük bir bölümü 1923-1924 yıllarında gerçekleşmiş, ancak geriye kalan az sayıda olayda 1930 İnönü-Venizelos sözleşmesine dek zorunlu göç uygulamasına devam edilmiştir. Zorunlu göç gerek Türk, gerek Yunan ekonomisinde yaklaşık 20 yıl süren ağır bir krize yol açmıştır.

Mübadele ile ilgili Lozan Mübadilleri Vakfı başkanı Sefer Güvenç ile yaptığımız söyleşi ektedir.

 

 

 

 

 

 

 

Mübadele ile ilgili Kitaplar

 

 

Mübadele ile ilgili Filmler

Bulutları Beklerken

 

Vizyon Tarihi:     7 Ocak 2005 (1s 27dk)

Yönetmen:           Yeşim Ustaoğlu

Oyuncular:          Rüçhan Çalışkur, Rıdvan Yağcı, Ismail Baysan

Tür:          Dram

Birinci Dünya Savaşı esnasında doğup büyüdükleri vatanlarından ayrılmak zorunda bırakılan Rum yerlileri Karadeniz’i terk edip Güney bölgelere doğru göçe zorlanırlar. Küçük Eleni de bu ailelerden birinin kızıdır. Eleni ailesini geride bırakarak kendisini evlat edinen Türk ailenin yanına Mersin’e taşınır ve Ayşe adını alır. Öz ailesini terk edip yeni bir hayata başlayan Ayşe’nin buradaki yegane dostu ablası Selma’dır. Uzun yıllar sonra Selma hayata veda ettiğinde derinden etkilenen Ayşe o an itibariyle bir iç hesaplaşmaya girişir. Geçmişiyle yüzleşmeye başlayan kadın her anından pişmanlık duyduğu hatalarını birer birer gözden geçirir.

Rembetiko

 

Yönetmen Costas Ferris

Senaryo Costas Ferris , Sotiria Leonardou

Süre 110 dk

Tür Dram

Ülke Yunanistan

1923 Yılı bir İzmir gecesi. Bir Rum Meyhanesinde şarkı söyleyen Adriana’nın sahneden iner inmez doğum sancıları tutar ve o gece kızı Marika dünyaya gelir. Daha sonra Mübadele kararının çıkması ile , Marika ve ailesi diğer rumlarla beraber zorunlu olarak Yunanistan’a göç ederler. Ailesi Yunanistan’a göç eden tüm Anadolu Rumları Yunanistan’da dışlanır ve hor görülürler. Pire’de sefil barakalarda yaşamaya çalışırlar. Daha sonra annesi gibi bir rembetiko şarkıcısı olan Marika özlemlerini, dışlanmışlıklarını, hüzünlerini ve sefaletlerinin acısını, rembetiko şarkıları ile tüm dünyaya haykırır.

 

Evdeki Yabancılar

Vizyon Tarihi      9 Ağustos 2013 (1s 32dk)

Yönetmen:           Dilek Keser, Ulaş Güneş Kacargil

Oyuncular:          Fatih Al, Melpo Zarokosta, Cem Bender

Tür           Dram

Ülke         Türkiye

1990’lı yıllarda Ege bölgesindeki küçük bir sahil kasabasında geçen hikaye, mübadele döneminde doğup büyüdüğü yerden ayrılıp Yunanistan’a göç etmek zorunda bırakılmış yaşlı bir Rum kadını olan Agapi’nin dokunaklı hikayesine odaklanıyor. Agapi yıllar sonra 80’li yaşlarına geldiğinde yıllar önce bırakmak zorunda kaldığı evini aramaya koyuluyor. Yanına genç torunu Elpida’yı da alarak Ege’ye gelen Agapi eski evini bulsa da ev artık başka birine aittir. Yaşar isimli 30’lu yaşlardaki yeni ev sahibi ve Agapi arasında paylaşılamayan ev hem geçmişini arayan bir kadını hem de geleceğini kurtarmak isteyen bu adamı ortak noktada buluşturuyor.

 

 

 

 

 

 

 

12 Eylül Darbesi ile ilgili Filmler

Babam ve Oğlum

Vizyon Tarihi      18 Kasım 2005 (1s 48dk)

Yönetmen:           Çağan Irmak

Oyuncular:          Fikret Kuşkan, Hümeyra, Özge Özberk

Tür           Dramatik komedi

Ülke         Türkiye

12 Eylül darbesinin yıktığı hayatlardan birinde yetişmektedir küçük Deniz. Annesini henüz doğmadan önce kaybetmiş, bir gazetede yazar olarak çalışan babası tarafından mütevazi bir evde yetiştirilmiştir. Babası dışında tanıdığı tek bir akrabası bile yoktur. Taki babası Sadık, bir gün Deniz’i şaşırtacak bir haberle gelene kadar… Deniz artık babasıyla birlikte, hiç görmediği dedesinin yanında, küçük bir kasabada yaşayacaktır.

Köye vardıklarında Sadık yıllar önce küstüğü babasını ilk kez görüyordur. Aralarındaki bu üskünlük kolay kolay geçecek cinsten bir durum değildir. Sadık’ın dönüş sebebini anlamlandıramayan aile bir yandan çok mutluyken diğer yandan tedirgindir de. Zamanla Deniz bu hiç görmediği ailesine alışırken ve her şey düzelmeye başlamışken yaşanan bir dram herkesi derinden etkileyecektir.

 

 

 

Beynelmilel

Vizyon Tarihi      29 Aralık 2006 (1s 46dk)

Yönetmen:           Sırrı Süreyya Önder, Muharrem Gülmez

Oyuncular:          Cezmi Baskın, Özgü Namal, Umut Kurt

Tür           Komedi , Dram

Ülke         Türkiye

Sadece yönetmen olarak değil, milletvekili olarak da Türkiye’nin en renkli simalarından biri olarak tanınan Sırrı Süreyya Önder’in geniş kitlelerle buluştuğu muhteşem filmi Beynelmilel 1982 yılında geçen komik olayları konu edinen bir film. Bir Güney kasabasında yaşayan halk, cuntanın bir silindir gibi insanların üstünden geçmesine alışmaya çalışmaktadır. Askeri yönetime ayak uydurmaya çalışan kasaba halkı ve bir müzik grubu üzerinden dönemin trajikomik olaylarına uzanıyoruz. Müzisyen baba Abuzer ve üniversiteye hazırlanan kızı Gülendam öyküsü bize ülkenin yakın döneminde yaşananları mizahı bir dille hatırlatıyor.

 

 

 

 

 

O… Çocukları

Vizyon Tarihi      16 Mayıs 2008

Yönetmen:           Murat Saraçoğlu

Oyuncular:          Altan Erkekli, Özgü Namal, Demet Akbağ

Tür           Dram

Ülke         Türkiye

Senaryosunu değerli sinema yönetmeni ve senarist Sırrı Süreyya Önder’in kaleme aldığı O… Çocukları 1981 senesinin faşist askeri darbe döneminden bir kesiti beyazperde’ye aktarıyor. Türkiye, askeri rejimin boyunduruğu altında inim inim inlemektedir. Hayat kadınlarının çocuklarına bakıcılık yapan emanetçi annenin, evinin ekseninde inanılmaz olaylar gelişecektir.

 

 

 

 

 

 

 

Ses

Yönetmen Zeki Ökten

Senaryo Fehmi Yaşar

Yapımcı Şeref Gür

Müzik Tarık Öcal

Tür Dram, Politik

Ülke Türkiye

Bir gün, güneydeki bir tatil köyüne genç bir adam gelir.(Tarık Akan) Ürkek, yüzünde geçmişin acılarını taşıyan, bu suskun adamın 6 yılı hapiste geçmiş ve bu süre içinde gördüğü, yaşadığı işkenceler nedeniyle bir kolu sakat kalmıştır. Sımsıcak insanlarla dolu sahil kasabasına, ailesiyle birlikte tatile gelen ve genç adamı uzaktan sürekli izleyen Serap, bu yalnız adama büyük bir ilgi duyar. Bir süre sonra da, birbirlerine sevecenlikle yaklaşırlar. Ama, bir gün genç adam duyduğu sesle irkilir. Bu hapis günlerinde gözlerini bağlayıp, işkence yapan, kolunu sakat bırakan celladın sesidir. Ve onu kaçırır. Gözlerini bağladığı adamla (Cellatla), terk edilmiş bir kilise harabesinde, trajik bir hesaplaşma başlar.

 

 

 

Sis

 

Yönetmen Zülfü Livaneli

Senaryo Zülfü Livaneli

Yapımcı Ülker Livaneli

Müzik Mikis Theodorakis , Zülfü Livaneli

Süre 115 dk

Tür Dram, Politik, Psikolojik

Ülke Isviçre Türkiye

Ülkenin çalkantılı bir dönem yaşadığı, kardeşin kardeşi vurduğu günlerde hükim eskisi Avukat Ali Fırat (Rutkay Aziz), beklenmedik bir olayın içine sürüklenir. Oğlu Murat öldürülmüştür. Bu siyasal kargaşa ortamında onu öldüren karşıt görüşe sahip kardeşi midir? Olaylar bu kuşkular içinde sürüp gider.

 

Film İncelemesi

Çağan Irmak, TV dizilerinden, filmlere bir çok projeye imza atmış bir yönetmendir. Genellikle uduygusal yapımlara imza atmaktadır. Bu film de yönetmenin dedesinin biyografisinden alınmış bir yapım. Çetin Tekindor, filmde Çağan Irmak’ın dedesini canlandırıyor.

Genel bir değerlendirme olarak Çağan Irmak’ın filmlerini “piyasa yazarlığı” sistemi ile kaleme aldığını söyleyebiliriz. Özellikle TV dizilerinde gördüğümüz bu anlatım sistemi, “herkesin anlayabileceği seviyede hikaye anlatma” temeline dayanır.

Bununla birlikte Çağan Irmak bir seferde vurgulayıp geçebileceği pek çok noktayı iki kere seyirciye sunar. Birincisinde yüksek anlama yeteneğindeki seyirci için hissettirir. İkincisinde ise sıradan seyirci için kelimelere döker. Bu filmde de bu anlatım sisteminin devam ettiğini görmekteyiz.

Filmde iki temel unsur vardır: Mübadele ve 12 eylül darbesi Bu iki unsur da karakterleri doğrudan etkilemektedir.

Film bir arayışla başlar. Küçük kahramanımız Ozan’ın annesi üzüntüyle bir şeyler aramaktadır. Ama aradığı şey bir nesne yani “ne” değil, “neden” dir.

Sonraki sahnede Ozan’ı Girit’te görürüz. “neredesin dede?” demektedir.

Hikayemizin merkezinde bir ev vardır. Giritte beyaz bir ev. Bu ev Ozan’ın dedesi Mehmet Bey’in hayatını sembolize ediyor. Mehmet Bey bu evden ayrıldıktan sonra büyüdüğünü söyler.

Filmin başında mahalle kavgası görürüz. Çocuklar arasında. Otoriter dede gelip torununun kulağını çekler. Ama şefkat göstermekten de geri durmaz.

Mehmet Bey’in bir mefruşat dükkanı vardır. Herkes ona saygı gösterir. Ancak Mehmet Bey, hem tavırları hem de konuşma tazı ile diğerlerinden ayrılmaktadır. Bölgede, arkasından “gavur” diye konuşanlar da vardır.

Kültürel ürünlerin çözümlenip değerlendirilmesinde temsil kilit kavramlar arasındadır. (Kırel, 2010, s.363) Filmde, Mehmet Bey mübadilleri ve Rumeli kültürünü temsil eder.

Mehmet Bey kimi zaman Rumca kelimeler kullanır. Bu karakterinait olduğu sınıfı izleyiciye yansıtmak konusunda basit ve etkili bir yöntemdir. Bunun dışında filmde Rumca, karakteri derinlemesine tanıtmak için de ustalıkla kullanılmıştır. Bir sahnede,  Mehmet bey dükkana giren torununu uyarır. “Sağ ayağınla gir dükkanın bereketini propodisini kaçıracaksın.”

Bereket ve Yunanca bir kelime olan propodisi yan yana kullanmakla şu mesaj verilir: “Ben balkan-yunan kültüründe yetişen bir müslümanım.”

Müslümanlık kimi zaman Türk olmakla bir tutulsa da filmde Türklükten çok müslüman olmak daha çok ön plana çıkarılmıştır ki zaten mübadele de ırk temelli değil din temellidir. Yunanistan’a Hıristiyan Türkler gönderilirken, Türkiye’ye de Türk olmayan pek çok Müslüman gelmiştir.

Filmde bolca metafor kullanılmıştır. Bununla beraber yukarda da belirttiğimiz gibi Çağan Irmak filminde metaforlar kullanıldığından filmin içinde bahseder. Karakterlerden biri olan Feruzat, resim yapmakte ve resimde metaforlar kullandığını söylemektedir.

Filmsel metafordan söz etmek için iki temel özellik bulunmalıdır. Aralarında benzerlik olduğu açıkça görünen iki terim imgeler şeridi üzerinde yanyana yer alabilir. (Metz, 2012, s.62)

Filmde, Giritteki ev, Mehmet Bey’in hayatını sembolize eder. Deniz, Girit adasıdır. Nitekim filmde Ozan denize gidip yüzmek isterken annesi sürekli ona karşı çıkar. Anne ikinci nesildir. Girit’i bilmez. Ama çektikleri sıkıntının nedeni oradan gelmiş olmalarıdır. İmkanı olmasına rağmen o aileden hiç kimse, Ozan hariç, Girit’e gitmeyecektir. Ozan, annesine denize gideceğini söylerken karşı çıkan annesine “dedem gitmiş sabah” der. Zaten dedesi o civarda yüzen tek yetişkindir.

Ozan, dedesi hakkında “gavur” diye konuşulduğunu duyar ve üzülür. Mahalleden arkadaşları da Ozan’a gavur demektedirler. Ozan, Türk olduğunu ısrarla söyler, arkadaşları ile göçmen evlerinin camlarını kırarak bunu ispat etmeye çalışır. Yönetmen tüm film boyunca milliyetçiliği ve milliyetçileri onaylamadığını açıkça dile getirir. Milliyetçiler sabah içki içen milletin evinin taşlanmasını isteyen tiplerdir. Mehmet Bey de rakı içer ama aradaki farkı Ozan’a kızan anneannesi söyler “ ilerde içip içip başımıza berduş mu olcen sen?”

Buna rağmen Dede sürekli şunu söyler “onlar da bizim insanımız” yani onlar da insan demektedir. “Kimseyi ötekileştirmeyin.”

Ozan plajda kendisine selam veren yabancı turistlere dil çıkarır. Ozan’ın Türk olmayanlara hoşgörüsü yoktur.

Film ilerledikçe bir matafor daha görürüz. Ozan’ın vatan sevgisi dediği şey aslında “dede sevgisidir”. Yani Ozan’ın vatanı dedesidir.

Mehmet Beyler Girit’ten ayrılırken yolda ölen kardeşi ile çektirdiği resim evde kalmıştır. Mehmet Bey buna üzülür. Çünkü hiç bir hatıra yoktur. Çocuğun bedeni denize atılmıştır. Mehmet Bey yazılık evlerinde kardeşine sembolik bir mezar yapmıştır. Ona deniz çocuk der.  Yani Mehmet Bey’in yarım kalan bir şeyleri vardır. Girit’i ziyaret için tüm girişimleri sonuçsuz kalmıştır.

Girit’ten gelenler Türkçe’ye o kadar yabancıdır ki denizden inenlerin sağlık kontrolleri sırasında “adın ne hanım” diye sorulunca Mehmet Bey’in annesi cevap verememiştir. Anlamamıştır.

“Çocukluğum o evde kaldı bir daha çocuk olmadım” der Mehmet Bey. Sürekli şarap şişelerine mesajlar koyup denize atar. Birileri belki bulup eski evine ulaştırır da orada şimdi kimeler yaşıyor cevap almak için.

Ozan Türklük ve gavurluk arasında kaldığını hisseder ve yaramaz bir çocuk olur. Bahanesi bellidir. “Siz başkasınız arkadaşlarım başka yalnız mı kalayım?”

Azarlayarak ya da nasihatle çocuğa ulaşamayan dede, Ozan’ın arkadaşlarını eve davet eder birlikte yer, içer denize girerler. Bu aşama dede ve torunun barıştığı aşamadır.

Dede, Girit’e gitmek üzere ailesi için pasaport çıkarır. Ama 12 Eylül gelir ve gidemezler.

Ozan’ın babası belediye başkan yardımcısıdır. Ozan film boyunca hep askerlere selam verir. Onları sever. Ama babasını almak için eve gelen asker, dedesini ittirip düşürünce gözlerine inanamaz. Devleti sembolize eden asker, Ozan’ın dedesini yani vatanını, milletini itmiş düşürmüştür.

Bunun bu anlam geldiği, dedenin damadına yaptığı “senin vatanı şimdi evin ailen” sözü ile birleşir.

Çağan Irmak filmlerinde anlaşılmadık bir yer yoktur.  En temel düzeydeki seyirci bile anlasın diye senaryoları uygun şekilde yazar.

Dede görüşmek üzere belediye binasına gider. Yeni atanan belediye başkanının kötü tutumu nedeni ile sinirlenir ve kalp krizi geçirir. Artık şenlikli sofralar yerine tatsız tuzsuz yağsız yemekler vardır.

Dede intihar etmeye karar verir evine dönmektedir. En güzel giysileri ile denizde ilerler. Boğulur.

Ozan’ın yetişkin halinin ağzından şunu duyarız: “Tamamlanmış cümleler eksik kalmışlara göre daha az acı verir. Yoksa sen tam tersine mi inanmıştın virgüllere…”

Mehmet Bey’in Türkiye’deki tüm hayatı virgüldür. Bunun tamamlanması gerekmektedir. Bu da ancak Ozan’ın Girit’i ziyareti ile olabilir. Çünkü dede kendisini Girit’e götürmesin istemiştir.

Halk aslında dedeyi çok sevmektedirler. Korkutulmuş sindirilmiş olmalarına rağmen, cenaze sırasında belediye binasını taşlarlar. Dedesinin insanları bunlardır işte. Saklandıkları yerden çıkmışlardır.

Bir gün bir posta alırlar. Şişelerden biri Girit’e ulaşmış ve cevap gelmiştir. Artık ölmüş olan Mehmet Bey’i Girit’e davet etmektedirler. Anne, baba, anneanne gitmez. Ozan gider.

Gittiğinde kayıp olan resmi bulur. Üstelik dedesinin anlattığı taverna da çalmaktadır. Yani dedesinin çocukluğu bıraktığı gibi oradadır. Bu noktada Çağan Irmak yine bunu kelimelere döker  “herşey aynı bıraktığın gibi.”

Şimdi herşey tamamlanmıştır. Nokta koyulmuştur. Bunu anlamamıza rağmen yönetmen karaktere “sana mutlu bir son yakıştı dede” dedirtir.

 

Sonuç

Çağan Irmak’ın diğer filmlerine göre daha az ilgi çeken bir çalışması olan Dedemin İnsanları, özellikle Mübadele konusunu ele alması ve gündeme getirmesi ile ilgi çekmiştir. Film, biyografik özellik taşıması yönüyle de önemlidir.

 

KAYNAKLAR

Kırel, S. Kültürel Çalışmalar ve Sinema, 2010, İstanbul:Kırmızı Kedi

Makal, O. Sinemada Tarihin Görüntüsü, 2014, İstanbul:Kalkedon

Metz, C. Sinemada Anlam Üstüne Denemeler, 2012, İstanbul:Hayalperest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir